facebook twitter instagram youtube html5 sitemap Bizi Takip Edin

kendine yolculuk


sesin içindeki ses

sesin içindeki ses

"ses, ses../
sadece ses../
berrak suyun akmayı isteyen sesi../
toprağın dişiliğine dökülüşünün sesi ışığın../
döllenmiş manânın sesi../
ve yayılma sesi aşkın müşterek zihninin/ ses/ ses/ yalnız, ses kalır…"
demişti İranlı şair furuğ ferruhzad, “bâki kalan ses”i anlattığı şiirinde.

tamamını okumak için tıklayın 











aklın çekirdeğine ulaşmak

aklın çekirdeğine ulaşmak


aklın çekirdeğine ulaşmak belki de
onu bir an durdurmak demek.
durdurabilmek.
zihnin bizi değil bizim zihni ele geçirip durdurabilme yetisi kazanmamız.
bu kısa sureli olabilir.
ama işte o kısa sureli teslim olunan yer kendi doğamız... 

tamamını okumak için tıklayın 


kadın bedeninin tanımlanması

kadın bedeninin tanımlanması

aynı cümlelerle yineleyip durmakla bir şey
çözülmeyecek.. tarih üzerinden bakmadan,
biyolojik temel oluşum hâllerimiz üzerinden
bakmadan, mitolojilerdeki arketiplerle anlam
içeriklerinin nasıl tek tek örüldüğüne bakmadan
ve egemenler tarafından dillere sözcük anlamlarının

tamamını okumak için tıklayın 














şiddeti içsellestirme riski

şiddeti içsellestirme riski

bu yazıda sözünü edeceğim sinema filmi hayli
zaman önce çekilmişti ancak benim izleme fırsatım
yeni oldu. sinemalarda oynadığı tarihlerde ilgimi
çekmemişti. sinsi bir şekilde büyümekte olan bir
tehlikenin işaretçisi gibi algılamasaydım filmi
“hiç seyretmeseymişim” deyip geçebilirdim de.

tamamını okumak için tıklayın 


birlikte öğrenmek

birlikte öğrenmek

biz dünyanın efendisi değiliz. onun bir parçasıyız.
ve onunla bütünleşebildiğimiz ölçüde bulacağız
aslında kendimizi de. katman katman oluşan taşlara
bakın... milyonlarca yılın hikâyesini anlatır size...
kafanızı kaldırın gökyüzüne bakın...
müthiş bir evrenin hikâyesini anlatır...
tamamını okumak için tıklayın 










hazla seyretmenin korkunç cazibesi

hazla seyretmenin korkunç cazibesi

değişmek dönüşmek. tek taraflı değil elbette, karşılıklı
olarak birbirini dönüştürmek… ama birbirinin kaygısını,
korkusunu, öğretisini, en kötüsü de öğrenilmiş
çaresizliğini aynen almadan. içindeki cevheri işlemesi
 için göz kırpacak kadar ince dokunuşlar… 

tamamını okumak için tıklayın 














sözcüklerin gücü adına

sözcüklerin gücü adına

sözcüklerin gerçekten büyük bir algı yönlendirmesi
var. kelimeler bizim ağzımızdan çıkarken bile onları
biz söylüyoruz ve sonradan yine kendimiz onların
etkisinde kalıyoruz, ne garip değil mi? istiyorum ki
sözcüklerin gücünü bihakkın anlayalım… 

tamamını okumak için tıklayın 


yaşamı yeşertmek için bir tohum

yaşamı yeşertmek için bir tohum

bireyin öncelikle kendi sürecini tamamlayıp doğasını
tanımasının ne kadar elzem olduğuna dikkat çektiriyor
david deida. bir sorum var öncelikle. hepimize derin
bir sorum var. kadın teması ile ilgili, kadınların kendi
gücünü keşfetmesi ve bu keşfin dünyayı nasıl derinden
değiştirebilme gücü olduğunu tema eden sayfalara....

tamamını okumak için tıklayın 


bilmeyi aramanın gücü adına...

bilmeyi aramanın gücü adına...

bilginin yaşama ve insan doğasına uygunluğuna
bakmalı altını çiziyorum; anahtar arıyorsak…
 bilmenin ve öğrenmenin önünde öyle büyük engeller
 var ki. sistem tarafından ele geçirilmiş olmasını
kastediyorum tüm bilme biçimlerinin ama bildiğimizden
daha da fazla bence bilmediklerimizi bilmeyiş şeklimiz..
   
tamamını okumak için tıklayın 


isyanın bittiği yer

isyanın bittiği yer

asileşmek bir dönem sürüyormuş. sonrasında şöyle
 bir şey oluyor. süreç kendisini tamamladığında;
kurban olma rolüne isyan etmekten çıkıyor insan en
 önce. bir sonrasında ise bu kez kurban olmama
rolünden de sıyrılınca savunmalardan da saldırılardan
da özgürleşivermek geliyor… 

tamamını okumak için tıklayın 


sitem tehditi altında nasıl kendim olurum

sitem tehditi altında nasıl kendim olurum.

derdini söylemeyen derman bulamaz, derler. bir
ucundan başlayım anlatmaya: tanışıyor olmak
seviyor ve seviliyor olmak dili sitem üzerinden
kurmaya, bir diğerini anlamamaya yol açmamalı.
tam da tersi anlamaya yol açmalı ama herkes
tek tek kendisinin biraz daha özel olduğu üzerinden
 kurguluyor yakınlığı...
   
tamamını okumak için tıklayın 




















doğanın bir parçasıyız, farkında olmasak da...

doğanın bir parçasıyız, farkında olmasak da

doğanın sabrı vardır dedi kardeşim; bir tomurcuk
aylarca açmayı bekleyebilir; canı sıkılmaz, daralmaz
 içi. yola çıkmıştım ama beklemek mi zorundayım
 şimdi diye söylenmez beni kandırdı bu havalar
erkenden tomura durdum bak diye güller ağlanmaz.
   
tamamını okumak için tıklayın 






















tomurcuğun hevesi

tomurcuğun hevesi

"Bak yine uyandın. Nefes alıyor, hayata dokunuyorsun...
 Hadi ona güzel bir şeyler söyle Her şey sende başlar,
sende biter...
Eğer gittiğin yerlerde seni çok sevmezlerse,
   
tamamını okumak için tıklayın 



korkunun ecele faydası var

korkunun ecele faydası var

bazen kendimize artık korkmayacağım deriz ya,
peki fark ettiniz mi ne zaman deriz. bizi korkutma
olasılığı olduğunu algıladığımız tehlike durumlarında.
 sıklıkla korkmuyorum diyorsak ya da korkmayacağım..
pat diye söylemek istemezdim böyle ama söylemeliyim;
dip bir korkunun içinde yaşıyoruz demektir..
   
tamamını okumak için tıklayın 





sevgi alarm kapısı

sevgi alarm kapısı

içimizdeki duyulamayan çocuk küser, içine kapanır,
öyle bir kapanır ki kendimizi onun öfkesinde buluruz,
onu yargılamayın, sevin. rahatlasın güvensin açabilsin
kendini, açabildikçe öfkesi dinsin, baskasından
beklemeyin siz sevin, ihtiyacı olan sizin sevginiz.
   
tamamını okumak için tıklayın 


kalbimiz hep o çocuğunki

kalbimiz hep o çocuğunki

içimizdeki çocuk hep bizimleymiş aslında. konu,
 onun sesini duyabilmek meselesi. duyulamayan
 çocuk o karanlık odada unutuldukça hırçınlaşıyor,
hayatı dar ediyor yetişkin halimize.
   
tamamını okumak için tıklayın 




beni bozar kurallar

beni bozar kurallar

beni bozar kurallar. bunu fark ettiğimden beri ben
de onları bozuyorum, emin olun bana hiç kızmıyorlar
 oh be nihayet bizimle de oynayacak birisi geldi
deyip sevindiler bile hatta, ah ne güldük birlikte.
   
tamamını okumak için tıklayın 




sansur utancı

sansur utancı

"sansür utancı sürekli kılar ve bu da cehaleti artırır.
 cehaletse değişimi engeller, yani vücudun dilinden
utanmak tehlikeli bir iştir.." bu cümleler masters of
sex dizisinden. dr masters virginia ile birlikte yıllarca
yürüttükleri cinsel araştırmayı tanıttıkları bir tv
programında söylüyor bu cümleleri.
   
tamamını okumak için tıklayın 


kendine sadık olmak

kendine sadık olmak

“Seni sevmeye hazır olmayan insanları serbest bırak.
Bu hayatında yapacağın en zor şey. Seni sevmeye
hazır olmayanlara sevgini vermeyi bırak. Değişmek
 istemeyen insanlarla zor sohbetler yapmayı bırak.


tamamını okumak için tıklayın 




















kırılma noktası

kırılma noktası

yıllardır deli gibi savunduğum bir şey tam ortasından
çatlıyor bugün ve nerdeyse tam tersine dönüyor.
protesto ise bir şey protesto olduğu belli olmalı,
sevmekse sevdiği, yermekse yerdiği net olmalı,
kaçası geliyorsa kaçtığı, sıçası geliyorsa sıçtığı.  


tamamını okumak için tıklayın 


içimizdeki yükleri atmak

içimizdeki yükleri atmak

evimdeki eskileri atıyorum bugünlerde bol bol. öyle
böyle değil attıklarım. resmen her şeyi azaltıyorum.
ben bile inanamıyorum vazgeçtiklerime... hayata
atılmış çentikler de çıkıyor karşıma yer yer … meselâ
şu cümleyi bir deftere not almışım. başka da not yok
 defterde: "insanlara ağır gelen gerçeklerdir; sırlar değil... 

tamamını okumak için tıklayın 












sessizliğin içindeki ikinci kapı

sessizliğin içindeki ikinci kapı

1952 'de john cage 4 dakika 33 saniye süren bir
senfoni bestelemiş... izleyicilerin karşısına çıkmış
 selamını vermiş ve üç bölüm halinde sunacağı
senfonisini icra etmek için oturmuş piyanonun başına.
 4 dakika 33 saniye sürecek sessizlik senfonisini
 insanlara ulaştırmış.


tamamını okumak için tıklayın 


gözler kalbin aynasıdır derler; vallahi doğru

gözler kalbin aynasıdır derler; vallahi doğru

bu günlerde gözler var merceğimde.. nereye nasıl
bakıyorlar..zaman içinde nasıl bir değişim geçirmiş
 bakışlarımız. bazı bakışlar yüzümüzden giderken
 bazı bakışlar nasıl gelmiş yerleşmiş. gidenler hangisi
 gelenler hangisi. bunlara bakıyorum.


tamamını okumak için tıklayın 

















sevmeler biçim biçim

sevmeler biçim biçim

bir arkadaşım hepimizin bir sevme biçimi vardır,
dediğinde çok şaşırmıştım. ben sanıyordum ki
sevmek bir çeşittir. tek bir çeşit. sonra da "bazı
sevme biçimleri sıkıntılıdır" demişti al bir cümle daha
 .. uzun süre aklımı kurcalamıştı bu cümle..


tamamını okumak için tıklayın 







gözleri tüten taze söğüt dalı olmak

gözleri tüten taze söğüt dalı olmak

gözleri gülen kadınlar görmek, kadınlardan birisi
 insanın kendisi bile olsa iyi geliyor. hatta bu
belki de özellikle iyi bir şeydir... insanın kendi
gülen gözleri olduğu fotoğraflara bakmak.. gözleri
 gülen kadınlar görmek, kadınlardan birisi insanın
 kendisi bile olsa iyi geliyor. hatta bu belki de özellikle
 iyi bir şeydir... insanın kendi gülen gözleri olduğu
fotoğraflara bakmak..

tamamını okumak için tıklayın 


sevilme kıskacı

sevilme kıskacı

"seni seviyorum" cümlesine de bakalım yeri gelmişken…
 bu cümle de bir anlamda sıklıkla söyleniyorsa beni sev
 demek olabilir dipten bir yerden... müthiş bir ihtiyaçlılığa
 işaret ediyor olabilir bu cümle. o sebeple cümleleri
incelerken aslen onun hangi frekans ve biçimde
söylendiğine bakmak gerekir.

tamamını okumak için tıklayın 












gölgesiyle öpüşmek

gölgesiyle öpüşmek

bu tanım nasıl hoşuma gitti. nasıl yetkin ifade edilmiş
 bir kadın cümlesi bu... kadınların sıklıkla kendilerini
 buldukları aralık... içlerinden gelen şeffaf oluş
duygularıyla bağlantılı oluş cesareti sonrası darbelere
 daha da açık hâle gelişinin ifadesi.. "Bana iyi geliyorsun" 
gelmiş geçmiş en bencil, en kandırıkçı, en tüketici, en sömürücü cümle...

tamamını okumak için tıklayın 














beni hayatta tutan egomu seveyim;-)

beni hayatta tutan egomu seveyim

ego kötü bir şey değildir en temel dürtümüz yani
hayatta kalma dürtümüzle ilgilidir ve gereklidir
hayatın içinde sorun olan şişik ego fazla ego vb
durumlar. yani gelişimde bir sorun ya da bir başka
tabirle bir travma ile yolun bir yerinde tıkanmışlık
varsa ve o yolun devamında temizlenemezse bu
yaşam pratiğinde bir davranış bozukluğu olarak belirir.

tamamını okumak için tıklayın 



















mayamı bozdurmam.. bu oyunu bozarım.

mayamı bozdurmam.. bu oyunu bozarım.

evet bugünkü yazımın konusu bu. ben içimdekini
yazarım. lafı eğip bükemem.. 'Spinoza'un şu sözleri
ne kadar güzel açıklıyor bugünkü insan hallerimizi....
"İnsanlar, bize zarar verdikleri için değil; yaptıkları
 haksızlıklarla ruhumuzun ışığını söndürüp içimizdeki
 kötülüğün başkaldırmasına sebep oldukları için korkunçlar."

tamamını okumak için tıklayın 


içimizdeki gölge ile barışmak; mayayı bozdurmadan...

içimizdeki gölge ile barışmak; mayayı bozdurmadan...

geçen hafta eczanede başıma gelen bir olayla baya
bir dalgalanmış ve sizinle paylaşmıştım.. bu bir
haftada neler oldu neler öğrendim.. sevgili arkadaşım
 bedirhan demir ile doğal bir sohbet içinde çıktı ortaya. 
buyrun hep birlikte okuyalım. önce söz bedirhan'da....

tamamını okumak için tıklayın 
















kıvamlı deniz

kıvamlı deniz

rüyalarımda yıllardır bir deniz görüyorum. ikinci kat
 olan bir evden bu denize bakıyorum hep. balçık gibi.
 derin, kıvamlı, ürkünç ama bana hep çok güzel gelen.
 ve bazen (artık son zamanlarda) aaaa rüyalarımda
gördüğüm deniz, rüya değilmiş, meğer gerçekmiş
bile dediğim oluyor.

tamamını okumak için tıklayın 






devin çınar’ın hikayesi

devin çınar’ın hikayesi

derler ya bir derdim var tutamam içimde. o hesap
 ben de akıp gidicem size. kendisi de anlatır bir
gün belki hikayesini en birinci ağızdan. ama ben
 şimdi oğlumun hikâyesini anlatmak istiyorum size.

tamamını okumak için tıklayın 


çok teşekkür ederim.

çok teşekkür ederim.

evet arkadaşlar nihayet yazdım. nihayet çıkardım
 içimden yıllar sonra.. canan ve mehtap. iki can
arkadaşım çok yanımdaydılar bu süreçlerde..
kardeşlerim zaten.. ve sevgili çakıllar.. tiyatro grup
 arkadaşlarım…

tamamını okumak için tıklayın 




yoldayız

yoldayız

şimdi görüyorum ki, kimse kimseye bir şey
yaşatmıyormuş; insanın kendine yaşattığı yanında.
her birimiz kendi hikayelerimizi yaşıyoruz aslında.
kendi payımıza düşeni. payına düşenlerle birlikte.
belki hepsi bu kadar. kendi hikayelerimizi örüyoruz
 avuçlarımızda.

tamamını okumak için tıklayın 


teşekkürler kime gidecek

teşekkürler kime gidecek

bir de hayat bana şunu öğretti. ki oğlumla hikayemizi
 okumuşsunuzdur ne zaman bir arkadaşıyla ilgili bir
şey diyecek olsa ki demezdi pek,, biz onunla değil
diğer çocukla empati kurduk ve onu anlatmaya çalıştık
 oğlumuza.

tamamını okumak için tıklayın 














baba da anne kadar önemli

baba da anne kadar önemli

bir kaç gün önce oğlumun hikayesini yazdım ya. o
nedenle de içim dışım onunla dolu günlerdir.. ben
günlerdir o hikâyede yaşıyorum. • • ve anlıyorum ki;
 biz ebeveynler değişmeden ( gelişmeden, kendi
hikayemize, kendi yolculuğumuza sahip çıkmadan )
çocuklarımız gereken tamamlanmayı yaşayamıyor bir
 türlü..ne kadar acı.

tamamını okumak için tıklayın 
















kimlik rollerimiz konusunda ne kadar farkındayız

kimlik rollerimiz konusunda ne kadar farkındayız

günlerdir ebeveynlik rolü, yetişkinlik çocukluk üzerine
 düşünüp hissedip duruyorum.. biliyorsunuz. aklıma
bu sabah geldi. oğlumuzdan öğreniyoruz madem bize
 4 yıl önce anlatmış bu halleri.. oturup kaç bir kere
izledik. ben çok izledim ara ara. ama ne kadar anladım
ayrı mesele..

tamamını okumak için tıklayın 







el emeği armağanlar

el emeği armağanlar

kadınların içlerinde renkli ve yaşamı dönüştürebilecek
 güçte bir dünya var… yaşamı yeniden doğurtacak bir
dünya. ince ince tasnifleyecek, düzenleyecek, üretecek
 ve güç verecek bir rahim. yaptığımız incik boncuklar
bunun sadece simgeleri gibi düşünün.

tamamını okumak için tıklayın 



mor ve ötesi

mor ve ötesi

az önce sevgili adminim kerim ile konuşuyorduk.
dedim bu çektiğin fotoğrafımı koyar mısın web
sitemin ana sayfasına. o zaman belki dört yüz
kareden de çok fotoğrafımı çekmişti kerim. özel
bir sergiye hazırlanıyorduk. bu fotoğraf sergide yer
 almadı ama benim favorimdi resmen..



tamamını okumak için tıklayın 





kendini seçmek

kendini seçmek

yıllar yılı kendime şair demeye, yazar demeye
utandım. bize böyle öğrettiler.. iyi bir eczacıyım ben.
çünkü iyi bir eczacı olmak için çok uğraştım.. ama
eczacılıkta özelim demeye utandım hep yakın
 zamana kadar.. bir tek maddenin oranı gece yarısı
 uykumu böler; gündüz yaptığım bir formülde geçen. .

tamamını okumak için tıklayın 























içimizde kurt besliyoruz

içimizde kurt besliyoruz

sevgili yazar arkadaşım esra kahraman ile konuşuyorduk
 bi gün. içindeki göz kendisine has bakan güzel torunu
 ela'dan söz ettik bolca. ve nasıl güzel bir şey gönderdi.
 elâ'nın gökkuşağı çizimi gözü kıpırtılı bir sabahıma düştü
resmen desem yeri. elânın çizdiği resim bende kalsın
gökkuşağının çocuk imgesindeki duruşu resmen çocuk
aynur'u çağırdı sanki, dilim durur mu söyledim de esra'ya
 aynen içimden geçenleri..

tamamını okumak için tıklayın 



içimizde boşluk mu var yoksa

içimizde boşluk mu var yoksa

içimdeki boşluklarla nasıl baş edebilirim kendimi o
 boşluklarda nasıl yeniden yaratabilir, yarattığım o
yerde nasıl yeniden üretebilirim… bu sorularla
cebelleşmek, biraz o boşluğun tam da dibine düşmeyi
 sağlıyor. iyice bir acıyor canınız, her bir hücrede
atomlarımızın içindeki boşlukları düşününce ki ayla
 güneş arası gibi mesafelere denk düştüğünü söylüyor
bilimciler. 

tamamını okumak için tıklayın 













aa ne ayıp; tuvaletteyiz

aa ne ayıp; tuvaletteyiz

hoşumuza gitmeyen hâllerimiz. tuvaletimiz, o kırmızı
 reglimiz... karnımızdan çıkan istemsiz gürültü,
kıçımızınkini şimdilik hiç söylemeyim, henüz yazının
 çok başındayız. halı altına süpürdüklerimiz deyim
şimdi kibarca.... oyy tabii ki korkularımız en çok. tabii ki
 hepsinin en temeli korkular bunlar. insan merak ediyor;
 hep mi bize aittiler, sonradan mı ruhumuza aşıladılar...

tamamını okumak için tıklayın 






mektupların içinde

mektupların içinde

"kapağı açılmayan kitaplar
unutulmuş aşklar gibidir
kitaplardan söz edelim
ve onların gizli kalmış
sessiz tatlarından"
(ahmet telli)

tamamını okumak için tıklayın 













içimden sökün eden kelimeler

içimden sökün eden kelimeler

bugün kelimelerin gücünü konuşalım. demiş
sevgili şair doktorum emine sümeyye ünal.
 “suyun gizli mesajı “ diye başlamış söze....
önce yazısını aynen alayım, sonra kulağınıza
 emanet edeceğim bir sırrım var.

tamamını okumak için tıklayın 


öyle demeyin çok önemlüüüü...

öyle demeyin çok önemlüüüü

edebiyattaki bu önemlidir, şu önemlidir faşizmini
 çok sinir bozucu buluyorum. onların önemlilerini
kabul edip kendi önemlinizi saklamanız gerekiyor
 gibi bir baskı ortamı var resmen alttan alta.
edebiyat çevresine ilk girdiğimde çok aydın bir kitle
bulacağımı sanmıştım ama hepsi de bende çeşitli
travmalara sebep oldular.. 

tamamını okumak için tıklayın 






ruhum bir deli fişek

ruhum bir deli fişek

"senin ruhun debisi yüksek bir nehir. bir yer gelir
şelaleye dönüşürsün" demiş canım nilgün aras.
suyun o şelaleye dönüşmesine galiba bi tık kaldı
sadece.
şiirden girelim peki şimdi. o pek kutsal şiirden. o da
 nasibini alsın garibim. şairimsiler pek bi önemser
şiir kavramını.

tamamını okumak için tıklayın 



gözünü açan maymun

gözünü açan maymun

incitmekten korktuğum insanlar vardı benim hayatımda.
 sevdiğim için onları kıymet verdiğim için.. ama beni
hoyratça inciten insanlar yeri geldiğinde.. ve ben
onlara her incindiğimi söylediğimde incindiğimi söylediğim
 için benden kat kat çok incinen insanlar

tamamını okumak için tıklayın 





kıymetli bir şeffaflık

kıymetli bir şeffaflık

tarkan instagram sayfasında bir paylaşım yapmış.
onun o samimi içten halini çok seviyorum.
şeffaflığını.. içi dışı birliğini... ben de bir yorum
yaptım kendimi tutamayıp.. buyrun, önce tarkan'ın
 paylaşımı: "Bir “iyi geceler” tbt’si de iyi gider şimdi
dedim

tamamını okumak için tıklayın 








yerimin yatağı’nda bir kavşak günü

yerimin yatağı’nda bir kavşak günü

goethe “demiş ki isteklerimiz içimizde yatan yeteneklerin
 habercileridir.” mükemmelmiş bu cümle, müthiş de
uyandırıcı. ama içinde bir söz var ki dikkatimi çekti.
içte beliren o kaynağa “yetenek” demiş. bakın, bu
yetenek” sözü çok tehlikeli. yeteneğim yok ki der bir
köşede durmayı sağlattırır insana. sen
durmazsan bu sözü söyler durdururlar insanı.

tamamını okumak için tıklayın 
















gül kokmak

gül kokmak

“gül kokuyorsun
bir de amansız, acımasız kokuyorsun
gittikçe daha keskin kokuyorsun daha yoğun
dayanılmaz bir şey oluyorsun
hırçın hırçın, pembe pembe
öfkeli öfkeli

tamamını okumak için tıklayın 


kendine yolculuk yazılarının devamı için tıklayınız