facebook twitter instagram youtube html5 sitemap Bizi Takip Edin

kendini seçmek

kendini seçmek

yıllar yılı kendime şair demeye, yazar demeye utandım. bize böyle öğrettiler.. iyi bir eczacıyım ben. çünkü iyi bir eczacı olmak için çok uğraştım.. ama eczacılıkta özelim demeye utandım hep yakın zamana kadar.. bir tek maddenin oranı gece yarısı uykumu böler; gündüz yaptığım bir formülde geçen. .

eczanede konuştuğum kişiler tek tek içimden geçer.. .. ama yok iyiyim demek yok. olur mu hiç...

kendini seçmek

gece yarıları kalkarım bir tek söz için. orası öyle mi olsun böyle mi diye. aynı gece içinde kaç kez yatıp kalkmışlığım vardır. yolda izde hep ya yazarım ya çizerim.. kitaplarımı yıllar içinde yazdım böyle yata kalka defalarca kez.... gözlerimin altı seğiriyordu taslaklar döneminde . elim seğiriyordu artık bilgisayar başında çalışmaktan..

her an ama her an şiir solurum .ama yok bekle ki birileri senin şairliğini görsün. ve herkes kendi bildiği şablonu dünyanın tek ölçü birimiymiş gibi kendi terazisinde tartıp size not versin, verebilmeye hakkı varmış gibi. buralarda çok tökezledim ben..

yeri geldi eczacı olduğumu sakladım, yeri geldi şiirle uğraştığımı sakladım insanlardan bekledim ki yanımdakiler söylesin.. .. şiir ve edebiyat etkinliklerinde hep eczacı diye tanıtılmışımdır. yeni birlerine tanıştırılıyorsam, ağzımı açıp da bir kez bile demedim ki benim niye eczacılığımı söylüyorsunuz hep, burası tıp kongresi mi ki, demedim bir kez bile...ben eczacılıktan mı ibaretim demedim...

facede yazar sayfasını açmaya utanmıştım kendime yazar demiş gibi olurum açarsam gibi. ama hepsini teker teker aştım tüm bunların.... o dönemde sağ olsun bir arkadaşım zor ikna etmişti beni de açabilmiştim.. ama hep sancılı oldu işte, kendimi başkasının terazisinde tartmayı koyunca eksene .. hep sancılı oldu her adım.. gereksiz sancılı oldu..

olmuyormuş işte.. öyle olmuyormuş.. çok ince bir ayar varmış orada mütevazi olayım derken kantarın topuzunu kaçırmışım ben.. bunu çok bedel ödeyerek öğrendim..

semih uçar'ın yazılarını seviyorum.. hayatın içinden düşüyor hep önüme. tiryakisi oldum desem yeri benim öğrenmek için çok bedel harcadığım bir çok şeyi o kadar açık ve net koyuveriyor ki ortaya. işte bakın az önce anlattığım konuyu da kapsayan yazısı. bana da kardeşim göndermiş. abla bak. tam senlik bir konu yine diye..

buyrun kim kendini görürse oradan merhem olacak bir yazı yine:
semih uçar'dan... :
*
*
"Konuştuğum, dinlediğim, kimi zaman aylar, kimi zaman yıllar boyunca gelişimlerini gözlemlediğim sayısız insan bana şunu öğretti:
İnsanlar beyaz atlı prenslerini bekliyorlar.
Seçilmeyi bekliyorlar.
Keşfedilmeyi bekliyorlar.
Mesela yazar olmak istiyorlar. Ama bunun için önce birinin onları keşfetmesini, “Sen yazarsın,” demesini bekliyorlar.
İş kurmayı istiyorlar. Ama bunun için birinin ellerinden tutmasını istiyorlar. Birinin gelip, “Sen kendi işini kurabilirsin,” demesini bekliyorlar.
Dünyayı gezmek istiyorlar. Ama bunun için beyaz atlı prensin gelip onları atının arkasına atmasını bekliyorlar.
Ve ne yazık ki, bu keşfedilme hayalleriyle hayatlarını geçiriyorlar.
Ellerinden tutulmasını bekleyerek ömür tüketiyorlar.
Oysa hayat böyle bir şey değil. Bu beklenti hayatın işleyişine aykırı.
Hayat ancak kendilerini keşfedenlere, kendilerini seçenlere yardım ediyor.
Şans ancak kendi kendilerinin elinden tutabilenlere gülüyor.
Yazar olmak istiyorsanız önce yazar olduğunuzu kendinize söylemeniz gerek. Hiç şüpheye düşmeden, “BEN YAZARIM,” diyemiyorsanız başkaları sizi niye, nasıl yazar olarak görsün?
Bir iş kadını, bir iş adamı olduğunuza inanmıyorsanız başkaları size neden güvensin, başkaları sizi niye öyle görsün?
Dünyayı gezme isteğinizi ciddiye alıp, hayatınızı bu isteğe göre kurmadıktan sonra size kim, neden dünyayı gezdirsin?
İşin kötüsü, siz kendinizi tanıyamadığınız, kimliğinizi oluşturamadığınız, kim olduğunuza karar veremediğiniz sürece bütün dünya birleşip, “Sen yazarsın,” dese bile bir işe yaramıyor.
Ben bu konuda çok şanslıydım.
Ben kendime, “Ben yazarım,” demeden önce bana en az 1000 kişi, “Sen yazarsın,” demişti. Ama ben kendi kimliğimi oluşturamadığım için bu sözlerin üzerimde hiçbir etkisi olmuyordu. Ancak kendime, “Ben yazarım,” diyebildikten sonra yazı kariyerim başladı. Yazarak geçinmeye ve yaşamaya ancak o saniyeden itibaren başlayabildim.

Size bir itirafta bulunayım: Turnelerle dünyayı dolaşmamın yanında, bana, hiç çalışmadan ve cebimden tek kuruş çıkmadan dünyayı gezdirmeyi teklif eden de oldu. Ama bu teklifi bir saniye bile düşünmedim. Çünkü kendimi o resmin içinde göremiyordum. İşlerim dışında gezip dolaşmaya ancak, kendimi ‘gezerek yaşayan insan’ resminin içine oturtabildiğim saniyeden itibaren başladım.

Çünkü başkaları sizi ancak siz kendinizi zaten keşfetmişseniz keşfediyor.

Dünya sizi ancak siz kendinizi zaten seçmişseniz seçiyor."

aynur uluç

30 mayıs 2018