mutluluk festivali başlarken
bir festivali orada olmadan, içinde olmadan yasamak…
heveslenmek, mutlanmak nasıl bir şey… yazmak,
coğaltmak, duyurmak istemek… yoldan geçenlere el
edip “ey yolcu! ilgilenmeden geçme… orada olup
olmaman önemli değil… bunu duymadan,
duyumsamadan, duyurmadan geçme demek istemek…
tamamını okumak için tıklayın
|
her şeye rağmen
dün maltepe'de sezai sarıoğlu ve mehmet tekirdağ'ın
"rağmen" isimli etkinliği vardı. zaman su gibi aktı.
ve her anlatılan şey içimden geçti sanki. her söylenen
türkü ayrı ayrı içimi yaktı. iyi ki gelmişim deyip durdum.
uzun süredir hiç bir etkinliğe katılmıyorum.
tamamını okumak için tıklayın
|
çakıl taşları sadece bir metafor
çok acaip keyifli bir grup kurduk biz. hâlden hâle
geçen kadınların grubu… adımıza “çakıl taşları”
dedik ki çoğalalım, taş gibi donup kalmayalım, su
gibi akalım içimizdeki suda. Ama bunun insanı
harekete geçirici bir metafor olduğunu da yolun en
başında söylemek gerekir ki kendimizi taş olduk
filan da sanmayalım
tamamını okumak için tıklayın
|
nasıl demişlerdi, kaos merdiven miydi
güzel sıcak ve akan bi sohbetin başlamasına az
kala çekildi bu hatıra. cumartesi gün kadıköy
mephisto'da sevgili necla akdeniz'in ikinci kitabı
kaotika'nın söyleşisi vardı. necla, samimi ve şirin
hâlleriyle yazar olmanın kasılmamış durumunu
örnekledi söyleşi boyunca demiycem öncesi ve
sonrası da dahil çünkü tavrına.
tamamını okumak için tıklayın
|
birlikte uyduruyoruz
nasıl güzel bir etkinlikti. zamanın yarısını biz
kullanmış ve kalan yarım sürede şimdi de sıra sizde
demiştik izlemeye gelenlere. nasıl güzel şeyler çıktı
zuladan .bu bizim peyda'yla gizli plânımızdı. etkinlik
adını "birlikte uyduruyoruz" koyarak birazcık ucundan
açık etmiştik ama.
tamamını okumak için tıklayın
|
“pandora’nın kapısı”
evet bir sergiden söz edeceğim size alışıldığın
dışında bir sergi. şişli cemil candaş kültür merkezi’nde
fotoğraf ve resim sanatının birbirine rakip olduğu değil
birbirine el verdiği, birlikte yürüdüğü bir sergi. iki
sanatçının ortak çalışması; kerim eren ve hatice yanık.
tamamını okumak için tıklayın
|
“ses ve anlam kapılarından geçtik biz..”
yedi yıl önce bugündenmiş bu fotoğraf. sosyal
medyanın önceki hâllerinizi karşınıza çıkarması
çok faydalı bir şey. iyi kötü, acı tatlı her bir hâle
bir de şimdiki gözlerinizle bakma imkânı veriyor
bu anımsamalar.
tamamını okumak için tıklayın
|
“caddebostan'da ses ve anlam kapıları”
yedi yıl önce caddebostan kültür merkezi'nde sumru,
sezai, mehmet, onur, merih, imran, ben ve achilliasla
birlikte sahnelediğimiz "ses ve anlam kapıları"nda
her bir gelen kişi için kapıda şiir hediye etmiştik.
kendilerine özel bi şiir hediyesi alarak girsinler
istemiştik salona.
tamamını okumak için tıklayın
|
“ezgi günlük tutarsa”
artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek isteyen
bir grubun seslendirdiği sabah türküsü, gözlerimize
dolmuştu bir gün, güneşten önce. sonra o ılık senfoni,
gençliğimizin gölgesi gibi izledi başka başka ezgilerle
günlerimizi. ismini taşıdı, “ezginin günlüğü” oldu hep
gönül günlüklerimizde sesi.
tamamını okumak için tıklayın
|
“sesinde ne var biliyor musun?”
fethiye festivali’nde çocuklarla sanat üzerine
doğaçlama çalıştım bu yıl da. onlar için atölye benim
içinse performans sayılabilecek bir deneyim yaşandı
yine… altıncı ve yedinci sınıflarla çalıştım. ilk gün bir
akış, ikinci günse nerdeyse onun tam tersi bir akışla
geçti. ikisi için de çok verimliydi diyebilirim. bu yazı
sadece ilk günü anlatıyor.
tamamını okumak için tıklayın
|
“birlikte öğrenmek”
biz dünyanın efendisi değiliz. onun bir parçasıyız.
ve onunla bütünleşebildiğimiz ölçüde bulacağız
aslında kendimizi de. katman katman oluşan taşlara
bakın… milyonlarca yılın hikâyesini anlatır size…
kafanızı kaldırın gökyüzüne bakın… müthiş bir
evrenin hikâyesini anlatır… kulağınızı dayayın
dinleyin toprağı…
tamamını okumak için tıklayın
|
“adana mersin kaç anı eder”
mersin kültürhane etkinliğimize dair izler çıkıyor
karşıma bugünlerde sıklıkla sosyal medyada..
mehtapımın oğlu kültürhanede kitaplarımı buluyor
ve oradan tetikleniyor öykü.. zaten aklım hep
oralarda sevgili çiğdem'in sağlık durumu sebebiyle
kalbim oralarda atıyor..
tüm bunların içinde, ayrıca da
mersin'de yaşayan bir güzel kadın ( göksu baykal)
kültürhanede bıraktığım kitapların fotoğrafını çekip
face'e koyunca dün gece, sabahı zor bekledi dökülüverdi
dilim..
tamamını okumak için tıklayın
|
“bir çingene geldi yanıma”
izmir'de can yücel sokak'ta şiirlere sesimi akıtırken bir çingene geldi yanıma,, izledi izledi sessizce beş dakika boyunca ve sonunda yaklaşıp elindeki güllerden birisini yapraklara ayırıp başımdan aşağı döktü.. işte o anda; tam o anda dizlerim titredi. şiirin şarkı olup hayata bulaştığı o anda yazıldı hafızama gecenin en nakşeden anısı..
tamamını okumak için tıklayın
|
|
|