canım hocam fırat alkış'a
canım hocam... belki çalışkan bir öğrenci olamadım
erbanede ama istikrarlı bir öğrenci olduğumu anımsattı
karşıma çıkan eski bir video şimdi. derse gelmeyi hiç
bırakmadım biliyorsun bu süre zarfında. ne koşulda
olursam olayım hangi şehre ne için gitmiş olursam
olayım geldim…
tamamını okumak için tıklayın
|
canım fulyam
özlemek nasıl bi şey onu tadıyorum şimdilerde.
canım fulyam sana nasıl bi bakasım var. o ışıl yüzüne.
kahkahana. kahkahaya bakılır mı; bakasım var...
inanmıycan ama ayaklarına bile; o toprağı kavrayan.
ışıltılı gözlerini şöyle bi tatlı yürüyüşünü özledim.
tamamını okumak için tıklayın
|
füruğ’a veda mektubu
her yolculuğun bir başı varsa bir de sonu olmalı…
bazı yolculuklar öyle derinimizden geçer ki kendimizi
onsuz düşünemeyiz… ama sonu vardır işte.
şiirler gibidir yolculuklar da. zamanı dolunca biter…
beni en iyi sen anlayacaksın füruğ, yollarımız
burada ayrılırken…
tamamını okumak için tıklayın
|
zamanını bekleyen özel bir mektup
füruğ‘un “sen benim göğsüme başını yaslardın,
dinlerdin ama görmezdin beni ancak” deyişi ile
paralel bir hüzün varmış bu dizelerde, onu gördüm.
merhaba çok uzun yıllardır el yazımla mektup
yazmamıştım. biliyorsun vapurda, motorda, tramvayda
kağıtlara şiirler yazan, kâğıtta çalışan birisi olarak...
tamamını okumak için tıklayın
|
canım hocam fırat alkış'a
hocam.. sana bir mektup yazmak istedim; açık alanda açık bir mektup...
canım hocam... belki çalışkan bir öğrenci olamadım erbanede
ama istikrarlı bir öğrenci olduğumu anımsattı karşıma çıkan
eski bir video şimdi. derse gelmeyi hiç bırakmadım biliyorsun
bu süre zarfında. ne koşulda olursam olayım hangi şehre
ne için gitmiş olursam olayım geldim…
tamamını okumak için tıklayın
|
yakmak varmış mektupların ucunu
işte şimdi bu gecedeyiz. ve avuçlarım ter su içinde…
anlıyorum ki tam da o dönemeçteyim. ve anlıyorum
ki özellikle mektuplar yazacağım ben.
cemil meriç
“mektupların büyülü bir ayna” demiş ya lamia hanım’a;
ben de oradan el alayım, mektup bahsine bodoslama
dalarken. mektuplar ve edebiyat… edebiyat ve mektuplar…
tamamını okumak için tıklayın
|
geçmişin geleceğin şimdinin
mektuplarda öpüşmesi.
geçmişin geleceğin şimdinin mektuplarda öpüşmesi..
ah nasıl güzeldir satır satır akmak içinin rengini
kâğıtlara geçirmek.
geçen akşam oturdum bir hayli
mektup okudum. 1958 ve 1962 yılları arasında
babamın anneme yazdığı mektupları hep merak
etmiştim ama hiç okuyabilir miyiz bile dememiştik
anneme, özeldi çünkü..
tamamını okumak için tıklayın
|
mektup sabahı
bu sabah güne mektup yazarak başladım. sevgili
arkadaşım mustafa sütlaş’ın biamag’ta yayımlanmış
yazısı düşünce günüme ben de hesaplamadan
kitaplamadan kendimi mustafa’ya mektup yazar buldum.
sonra düşündüm ki bu mektubu bir tek onun okuması
olmaz. yaptığı işteki güzellik paylaşılmayı çoğalmayı
hak ediyor... buyrun siz bir yandan okuyun ben bir yandan.
tamamını okumak için tıklayın
|
içimde öpüşen kadınlara
birbirini hiç tanımadan tanıyan, bilerek ve bilmeden öpüşen o kadim kadınlara bu içten türküm... öpüştükçe sardıkça kendini saran ve beni doğurtan kadınlar tekrar tekrar bugün içimde yeniden doğuyorlar, doğurtuyorlar beni dip seslerini bırakmışlardı yıllar içinde içimde büyüttüğüm yola bırakmışlardı tek tek topladım seslerini.
tamamını okumak için tıklayın
|