facebook twitter instagram youtube html5 sitemap Bizi Takip Edin

zaman yarığı iki şiir

zaman yarığı iki şiir

zaman yarığı iki şiir hani bazı şiirleri gördüğünüzde başınız döner. benimki kolay kolay dönmez. o kadar da da sırf alt alta yazıldı diye etkilenecek halim yoktur şiirden.. ama bazıları var ki of allahım off. meselâ bir şiir anımsıyorum dönmüştü, hem de nasıl. o kadar, ama o kadar dönmüştü ki okuduğum hali yetmeyip daha iyi bir anlatımı olmalı bu şiirin diye içine düşerekten bi çevirisini de ben yaptımdı. polonyalı bi kadın wislawa. nobel bile almış da kimselerin haberciği yok. ama o da önemsememiş zaten bunu. "beni bu yaştan sonra kolay kolay hiç bir şey heyecanlandıramaz" demiş..

beklemek, gelmemek, zamanda öpüşmek gibi temaları var.. bedenler ruhlar yer değiştiriyor, zaman kayıyor şiirde resmen.. özdemir asaf'ın da bu mantıkta bir şiiri vardır..

"bekle dedi gitti ben beklemedim, o da gelmedi… ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi…"

off, muhteşemliğe bakın.. acaba hangisi önce yazmıştı şiirini. wislawa mı, asaf mı... bakın bu soru birden aklıma takıldı. ki anında bıraktım bu takılmayı..

peşine düşüp hafiye gibi araştırmayacağım yani. eskiden olsa yapardım bilenler bilir o hallerimi; öyle yaman araştırmacı bir gazeteciydim. ama bu yaştan sonra beni bu tür magazinel şeyler hele hiç çekmiyor heyecanlandırmıyor.. bana ne kim kimden esinlenmiş mi yolları kesişmiş mi falan da filan.. ben öze aşık oluyorum artık kim nerede ne yapmış hiç o kadar işim olmuyor. özdemir asaf rafine etmiş mantığı, wislava sysmborska ise bi tren istasyonunda geçen bi hikaye anlatmış bu gitgeller üzerinden ki ahh, film gibidir o şiir. durun durun bulup koyucam hemen metnin altına. "istasyon" şiirin adı.

istasyon

n. kentine varmayışım
tam zamanında oldu
gönderilmemiş mektubumla
uyarılmıştın
ki kararlaştırılan saatte
orada olmayabildin

tren 3. peronda durunca
yolcuların birçoğu indi
çıkış’a akan kalabalığa
karıştıyokluğum
o telâşın içinde bir iki kadın
yerimi almak için koşturdu
onlardan birisine koştu bir adam
o'nu tanımıyordum
ama kadın hemen tanıdı

bizim olmayan dudaklarıyla
öpüşürlerken
bir bavul kayboldu ortadan
benimki değil

n. kentindeki istasyon
uçup giden renklerle geçti
varoluş sınavını
bütünü yerinde kaldı
belli izler boyunca
hareket etti özel kişiler
öyle ki plânlandığı gibi
oldu buluşma

varlığımızın ötesinde
kayıp cennetinde olasılığın
bir başka yerde
bir başka yerde
nasıl da çınlayacaktı
bu küçük sözler

wislawa szymborska
çeviri: aynur uluç

altına adımı da yazdım tabii bir güzel. insan emeğine sahip çıkmalı))

neyse efendim ne diyordum. asaf ve wislawa. iki zeki özel insan.. belki de o istasyonda ikisi buluşmuştu bu imgelem üzere şiirler cennetinde. neden olmasın. zamanın izafi olduğu yerde belki de einstein da oradaydı kim bilir. o istasyonda buldu belki de zamanın göreceliliğini... tabii ki benimkiler zaman içinde şiir yarığı açmak esprisi sadece yoksa bu özel insanların birbiriyle ilgisi sadece aynı insanlığın parçası olmaları. bu kadar yalın aslında durum. ve şiir solumaları elbet, zamanı eğip bükebilmeleri istedikleri gibi.

şiirler çok önemlidir. felsefeden, bilimden önce sezerler hayatın sırrını da ele vermezler bilim kadar açık; ama yalan yok güzel anlatırlar. öyle ki; anladığımızı bile anlayamayız bazen. ama içimizde bir saat işler o dakka. ve o saat kendini tamamlayınca hooop yerine oturur bütün kalemler.. anlamın suyu içimizde damlayıverir.

asaf'ın şiiri de muhteşemdir. "duman rock grubu" da besteledi hatta.

"bekle dedi beklemedim / o da gelmedi/ ölüm gibi bir şey oldu/ ama kimse ölmedi."

bu dizelere şapka çıkarılır. bu tür bir zeka, hayatı kavrayış ve bunu bu kadar kısa ve net anlatabilme yetisi karşısında yerlere kadar eğiIesim geliyor da yine de takdirlerimi sunmaya yetmiyor gibi hissediyorum.

ve kendimi çok seviyorum tüm bunları bu kadar derin anlayabildiğim için en azından anlama merakıma şapka çıkartıyorum. hayatın tadını almanın benim niyetlerime bağlı olarak artacağını biliyor olmaya şükürlerimle.. ekrana düşen güneşi fark edişime bu yeni günde..

yazımı buraya kadar okuyup siz de benle yolculuk yaptınızsa hele ki hele... size de şapka çıkartıyorum. bu hız çağında savrulmayıp bir temayı böyle sonuna kadar takip edebilmişsiniz demektir bu.. o halde kimlermiş bunlar; ben de bileyim. buraya kadar benimle gelenler elma demesem de çıkın, desem de çıkın..

haydi bakalım hep birlikte bağırıyoruz : --elmaaaaaaa.

resim ve yazı: aynur uluç

10 eylül 2020
07. 27