yüksek algıda insan teyakkuzda kalmaz
konu aslında kendimize saygı ve içimizdeki tüm dalgalananlara dahi bakabilen bir dış gözün varlığı bahsiyle de ilgili. ki aslında biz ne duygularımızız ne de düşüncelerimiziz salt. her birimiz için biricik olan ana yolumuzu takip eden o dış gözün iç gözüyüz aslında.. bu sürekli teyakkuz halinde olmak değil. farkındalık bile demeyeceğim buna çünkü farkındalık dersek zihin olur "asıl" kabul edilen.... ve o zihin fark ediyor olur bedenini filan. öyle de demeyelim de . beden zihin an mekan geçmiş ve geleceğin harmanlandığı bir şimdi.. yani hepsi bir bütünsellik içinde. ve birbiriyle bağ içinde kalmak hâlinin kendisi ve hepsinin toplamında anda kalmak sürekli..
işte bu yüksek algıda insan teyakkuzda kalmaz başkasına da açıkça ifade edebilir kendisini. çünkü gerçekten farkındadır. o zaman alanlarını da korur başkasının alanına tacizkar da davranmaz.. o zaman bunları konuşuyor olmayız.. saygı kavramı, saygı olacağı için değil, zaten öyle olduğu için yürürlükte olur... çok güzel bir yerden söz ediyorum. yapabilirsek ütopya gibi güzel. ama neden olmasın denecek kadar da mümkün bir yerden...
aynur uluç
fotoğraf: ray collins