yeniden doğuş kapısı
hayat böyle bir şey… kimi ve neyi biriktirdiysek o bize lazım oluyor. hilkayede yeri var ki giriyoruz birbirimizin hayatlarına.
bolluk felsefesinin temelini oluşturan sanskritçe dilindeki kadim "shat- chit- ananda" sözcükleri bunu anlatır.. hakikaten kolay değil kavramak; bir yolculuk gerektiriyor... farkındalık, var oluş ve mutluluk diye çevirmişler türkçeye ama yetersiz sanki. bu hayatta her şeyin bir form olarak geldiğini anladığımızda anlayabileceğimiz bir şey bu ancak.
masanın masa şeklinde bir form olduğunu anladığımızda masayı çıkarabiliriz aradan ve bize ulaşan yerden masanın işlevi kalır geriye... hayatımıza giren kişiler de böyledir. ister bir anlığına yer alsınlar hikayemizde, ister başat rol oynasınlar.. evlatlarımız bile bize gelmiş formlardır takıldığımız bir şeyi anlamamız için. yaşadığımız aşklar bize bir şey anlatmak içindir hep..
onların bize bir şey anlatmak için gelmiş biçimler olduğunu anladığımızda ne anlattıklarını fark ederiz. işte o noktada var oluşumuz bu fark edişe göre yeniden şekillenir. varoluşumuza er geç sahip çıkmak zorunda kalırız.
türkçeye mutluluk sözcüğü ile çevrilen "ananda" safhası aslında huzur yeridir. sembolik olarak kurulan arketipsel masalda bilme ağacından meyve kopardığın için kendini kovdurmak zorunda kaldığın cennete bilerek gelmek bu kez. bilmekle bozulan huzurumuzu yeniden bilerek bir olgunlaşma içinde yakalama şansı.. cennetten kovulmamızla iç dünyamızı örtünmek zorunda kaldığımız bilincimizde yeniden örtüleri kaldırış anı işte orası. anlamanın önünde blokaj oluşturan bütün örtüleri. bi anlamda en çıplak insanı anlama çabası. kendini bilmek için.
bu kez bilerek cennete (yani huzura) geri geliş safhası.. yeniden doğuş anı... kendini doğutturuş diyebiliriz ya da....
ezberlediğimiz yerden anlamalarımızı örtmek ve örterek geri yollamak zorunda kalmadan "bilme"nin karşısında dimdik durabilme safhası işte orası. işte orada inkara gerek yok artık. işte orada öyle değil demelere sığınmaya ihtiyaç yok
bilginin karnımıza indiği yer orası; hazmedildiği..
resim ve metin: aynur uluç
14 11 19