Tecrübe kazanmak, keskin dikkat, çok deneyim, farkındalıklı merak ve nitelikli emekle olur.
Bugünlerde bir ilaç yaptırdım daha kötü oldum şeklinde çok mesaj alıyorum. Kötü hale gelmiş bir cildi düzeltmek normal bir vakayı iyi etmekten çok daha zordur.
Yaranın yama tutması gibidir artık orada derinin hali...Bu durum doktor için de zorlayıcıdır, reçete edeceği ilacı yapacak olan eczacı için de.
Baklavanın ustası olduğunun farkında olan bir milletiz, ancak iş ilaca gelince tüm tecrübeyi ya da tecrübesizliği eşit kefelere koyabilme yanılgısına düşülebiliyor sıklıkla.
1985 İstanbul Üniversitesi mezunuyum ben. Çok sıkı bir dönemin eğitiminden geçtik biz. Diploma almak hiç ama hiç kolay değildi. Kasım Cemal Güvenlerin öğrencileriyiz. Hocalarımızın neden bizi o kadar zorladıklarını meslek hayatımda çok iyi anladım. Teorik ders başarısının en az 70 olması gerektiği bir dönemden dahi geçtik. Ama asıl konu labaratuvarlardı. Her gün mutlaka pratiği olan labaratuvarlar.
Ve labaratuvar başarısının %100 olması gerektiği bir okulun mezunlarıyız biz. Bu sıfır hata yapma şansı demek. Bize okulda senin bu meslekte başarısız olma hakkın yok düsturu öğretildi. En doğru malzemeyle en yetkin şekilde ilaç yapılması gerektiği. O nedenle vazelin aldığımız yeri dahi kılı kırk yararak seçiyoruz biz. Hiç bir şey ben yaptım oldu mantığında olamaz. Mümkün değil.
Maalesef artık fakülteler aynı titizlikte öğrenci yetiştirmiyor. Özel okulların çoğalması hoca ve okul kalitesini, gelinen kültürel durum da bu ince ayrıntıları algılayacak kişi sayısını değiştirdi.
Baklava ustalarının marifetli ahçıların farkını bilen bir halkın sağlıkçısını seçerken de aynı titizlikte davranması gerektiğini anımsatmak isterim.
Aynur Uluç