şiire ve şaire dair doğaçlama sohbetler
aynur uluç:
şimdi şiiri de şairi de bu kadar güzellemeye gerek yok..
şiir içimizden geçen bir doğa armağanı aslında. yani demem o ki kendi içimizi dinlemeye başladığımızda o bir şarkı söyler. bazen ağlar, bazen sevinir. ama dinlersek içimiz bir şiir bırakır bize.. o şiir hepimizin içinden geçer velhasıl… o büyük şiiri dinleyip dile dökenler olarak bizler şair diye geçiniyoruz))
bu çizgim de hep aynı levelda kalmak isteyenlere hediyem olsun :) bilerek ağlak bir çizimimi koydum. ağlayıp duran ağlamalı şiirler yazan hâllerime de kapak olsun diyerek.. acıyı küçümseme değil bu.. bizi acıya götüren acı beden hallerimizi için için seviyoruz ona gönderme.. acıyı da bihakkın yaşamaya engel oluyor bu kendimize acımalı hallerimiz farkına bile varmadan... o ayrım noktasına dikkat çektirmek.. yoksa çok seviyorum mesela ben bu çizgimi..
hüsmen ağa:
sanki özeleştiri
aynur uluç :
"farkındalık kışkırtması" diyelim. kendime de, bu halleri bilmeden sürdürenlere de.. bize hep bunları öğretmişler. tersinden bakalım derken bile biraz çevirip aynı resme bakıyormuşuz.. şiiri kutsamak şairlere yaramış. insanlara birileri güzeli yapan olsun,sen de onlara bakan ol diyerek ressamlar şairler sanatçılar yaratmışız algıda.. elbet ki kıymetli. ancak kendi yolculuğu içinde kıymetli, diğerlerine ayna tutabilmesi oranında kıymetli.. diğerlerine göre kıyaslanarak olunca özneyi odak alıp.. işte orada başlıyor sıkıntı.. egonun şişinmesi de kendini geri çekip başkalarına hayran budalası gibi yapan da işte bu aynı alan.. aracın amacın birbirine karıştığı yer.. eleştiri dersem anlamamak olur.. yukardan konuşmak olur.. özeleştiri hiç diyemem. kendime neden kıyayım başkalarına kızmadığım yerde.. o hallerimi de bağrıma basan bir yerde bakıp ama artık vedalaşmak istiyorum.. hep aynı yerde otlayıp duracaksam midem bile buna isyan eder yeter artık otlağı değiş .. geç şu leveli .. ağlamaktan oyalanıp durmak gözyaşı güzellemeleri ile olmaz bu iş kızım der kendime. vallahi akıllıysa der.. ve akıllıysa dinler kulaklarım..))) yoksa çizip durursun işte böyle ağlamaklı kanlı gözyaşları. ben artık renkli şiirler yazmak istiyorum. eteklerimde taşları ağırlamak dünyalar niyetine..
dilan lily
dünya değişiyor, çağ değişiyor şair neden değişmesin ki..
şiiri yazanın dünyaya bakışı, insana bakışı değiştikçe şiir de değişime uğruyor. hep aynı tarzda yıllarca kalmak ve yazmak eleştiri getirilecek bir konu. siz tabii ki kendinize kıymayın çünkü siz bu değişim ve dönüşümü hakkıyla yapıyorsunuz. yıllarca aynı şarkıyı aynı nakaratı dinleyen, yazan ve çizenler düşünsün. sizin örnek hâlleriniz ve enerji veren yaşamınız beni (hiç bir etiketi olmayan sıradan bir insanı) değiştirdi diyebilirim. sanatçılar insanların yaralarını sarmak adına merhem oluyorlarsa, ne mutlu onlara. siz bunu iyi yapıyorsunuz. içimizdeki o hüzün duvarını yıkıp yaşama tutunma sevinci veriyorsunuz. iyi ki tanıdım sizi ve tanıştım yazdıklarınızla....
aynur uluç:
dürtmeye kendimden başlamıştım. birbirimizde yaşam enerjisini oluşturmak bulaştırmak çok mümkün. gözyaşı ve arabesk düşünceyi de. bazen aydın çevreler bunu bilgi eşliğinde yapınca uyanmak zor oluyor.. bir görev gibi çağırıyorlar duyarlığa. oysa insan acıyı da içinde hissetmeli. neşeyi de.. neşeyi yasaklayan dinlerden ne farkları kalıyor yaptıkları etkinin üzerimizde. öyle mi kurtaracağız bu çöplükte. öyle mi kuracağız güzel yarınları.. ağlayarak mı olacak bu işler....onların o bilmiş tavırları ile bize habire öğretmeye kalktıkları yerden sokma akılla mı olacak.. o ağlama diretmesi ve görev sorumluluğu baskısı altında nasıl bulacağız göğsümüzdeki canlı noktayı. bizi harekete geçirtecek canlı noktayı nasıl keşfedeceğiz .. onlara hayranlıklarımızı sunarken mi..
hal ahmet:
sanatçı olmak için bir şey yaparsanız veya kendinize sanatçı diyorsanız aslında sanatçı değilsinizdir diye düşünüyorum. siz bir işe yarasın diye bir şey yaparsınız ve birileri gelir ne güzel bir eser der. siz o zaman onların gözünde sanatçı olursunuz bir müddet için. belki bir an belki de bir ömür o insanların aklında durursunuz. onların algısında sanatçısınızdır, kendi algınızda değil. siz başkalarına sanatçı diyebilirsiniz ama kendinize dememelisiniz bence. nasıl iktidar muktediri bozuyorsa sanatçılığı bir ünvan veya meslek olarak görmekte insanı bozar. "sanatçı" işini bitirmiş gitmiştir sizi ürünle baş başa bırakarak. belki yeni bir yola çıkmıştır belki de ...
aynur uluç:
evet öyle başlıyor bu ego şişikleri..
ince bir ayar var orada bence
ne görmek.. ne görmemek ile açıklanabilir. fazla mütevazi olmak da tavsiye almanla bitiyor sürekli. insanın ne ise varlık alanını oradan tanımlamaya ve çevresi tarafından tanımlanmasına da ayrıca ihtiyacı var. övgüye ihtiyaç değil söylediğim şey, olduğu yerin olduğu yerde bilinmesine ki konuşmalar yolculuklar o düzeyden devam edebilsin.
yani şöyle özetleyeyim duygumu… olanı görmek ama ileri bakmak...
bilmediğin yere bakmak, geçtiğin yere değil sürekli:)
sevinç ökçü:
konuya çok uygun buldum:
“buradan bir kova su gibi görünüyor; ama bir karıncanın bakış açısından engin bir okyanus, bir filin bakış açısından sadece soğuk bir içecek, bir balığın bakış açısından ise elbette onun yurdu...”
phantom tool booth
ayhan kurudere:
bence sanatçı diye bi şey yok, sanattan anlayan ve anlamayan insanlar var. şimdi bu ne demek, bunun ne olduğunu bilmiyorum, bilsem sanatçı olurdum, ben sanattan anlamayan biri olarak sanatçıları da anlamıyorum.. bunu neden yaptıklarını anlamıyorum, yaptığı şeyi neden yaptıklarını ifade eden birini de duymadım ama bunun üzerine yaşamlarını ve dokundukları yaşamları nasıl değiştirdiklerini gördüm..
adore serdar eroğlu:
sanki biraz abartılı oldu gibi...
ya-ya da...ve-veya... bir insan kendine de başkasına da sanatçı diyebilir, diyebilmeli de ama ne kadar sanatçı-sanatkar olduğunun geri dönüşümündeki değer-yargıları farkındalığıyla...bir cerrah, çok iyi ameliyat da yapabilir, çeşitli olumsuz nedenlerin bir araya gelmesiyle ve çeşitli komplikasyonların bir araya gelmesiyle kötü ameliyat da yapabilir.... onun kalibrasyonunu, kendisi ve karşısındaki alakalı alakasız herkes gözden geçirebilir ama o hala cerrahtır... bu örnekleri çoğaltabiliriz...
acı da, neşe de insana mahsus...sanatına dersem rencide edilebilirim kaygısıyla çalışmasına diyeyim acı da ekleyen neşe de ekleyen bırakın eklesin.... insanın her duyguya ihtiyacı var...
18 04 2018