facebook twitter instagram youtube html5 sitemap Bizi Takip Edin

sevmekle başlıyor her şey

sevmekle başlıyor her şey

sevmekle başlıyor her şey

eczanede geçen hiç unutamadığım bir anımı anlatayım size. hayli zaman önceydi.. bir gün göz doktoru hastayı bir şekilde kör edebilecek ya da en azından ciddi zarar verecek bir oranı yazmıştı reçetesinde. elim ayağıma dolanmıştı okuduğumda.. duruma hemen uyanıp ilacı yapmadığım halde yapmışım gibi içim titremişti. yan yapmış olsaydım gibi bir ürperti

derhal doktoru aradım reçeteyi söyleyince ben anında şöyle bir durdu söyle bir ve ah eczacı hanım dedi. virgül hatası yapmışım. virgülü yanlış yere atınca oran kaç katına birden çıkmış..anladım dedim, bu hatayı yapmazsınız isteyerek ama bende dalıp doktor öyle istemiş deyip direk gördüğüm oranda yapsaydım durum berbattı..

defalarca teşekkür etti telefonda. ne yalan söyleyim ben de kendime teşekkür ettim çok çok; içimden ve dışımdan defalarca ettim hem de. hasta da ederdi bilseydi tabii.. onun bu durumdan haberi olmadı hiç. hastaya çaktırmadan aradımdı çünkü doktoru. amacım doktoru karalamak ya da zor duruma düşürmek değildi ki.. açıkça belliydi ki kafası dalmıştı o anda; neticede insanız.. öncelikle durumu konuşmak anlamaktı niyetim, konuşma sonrasında ilacı makul ölçülerde yapıp reçete üzerinde de gerekli düzeltiyi yaptım. ne olur ne olmaz o reçeteyle ilerde başkasına gider hasta bundan tekrar yaptırmak istiyorum der diye düşünmüştüm.. o zamanlar reçetedeki maddenin o kadar zor bulunur bir madde olduğunun bile farkında değildim benim için o kadar doğaldı ki onu eczanemde bulundurmak. gerçi fark etmez yine de yazardım .bu tür durumlarda arkasına mutlaka not yazarım ben doktorla konuşuldu diye. ve öyle basarım kaşemi.

reçetenin içime de sinmesi lazım yalan yok.. çünkü kaşemi basıp yaptıktan sonra üzerine etiketimi yapıştırdığım her ilaçta benim insani hukuki ve vicdani sorumluluğum var. geceleri benim huzurlu uyumam lazım. içime sinmeyen reçeteyi yapmak yerine o derdimi anlamasa başka doktora sormuşluğum da vardır. aman çok zorda kaldım reçetenin doktoru böyle yap diyor ama içime bu şekilde sinmiyor diye daha fazla bilgi için ararım... hala bir sorun varsa ondan sonra tekrar ararım yazanı.

allahtan doktorlar beni anlıyor. çok da dikkatli bir dil kullanırım doktor konuşmalarında.. gerek onlara bir şey anlatmaya çalışırken gerek kulağımı dört açmış bilgi öğrenirken.. ilk konuştuklarımda hala bir sesim titrer doktor, bana kızacakmış gibi de tırsarım..beni tanımadıkları için bozuladabiliyorlar.. kim bu kız ne diyor diye ama genelde çok iyi karşılıyorlar. kendileri dönüş yapıyorlar öyle çok formül yapan bir eczacı olduğumu anlayınca. ben de öyle pat diye aramam zaten mutlaka öncesinde bir araştırırım bilemiyorsam konuyu iyice bir öğrenmek için sonra telefon açarım. iyice bir kavramam gerekir

yaptığımız her ilacı mutlaka not alırıyoruz. bu notlar ve dikkat gün gelir bir hastayı ölümden kurtarır mesleğimiz böyle bir şey bizim. ya da o hastanın takibi için de gerekli nereden nereye gelmiş hikayesi bizde her ilacını yaptığımız hastanın tarihlerle birlikte hikayesi vardır..

iş bu adar karmaşık ve özen gerektirici olunca sizin kadar ekibinizin de dikkatli ve özenli olması gerekir.. ve de istekli.. onların da sizin gibi işini sevmesi gerek.. araştırmayı sevmesi gerek.. ancak el birliği gönül birliği ve nerdeyse akademik bir merak-heves hali hakim olmadan yapılacak şey değil çünkü bizimki. ama bir de sevdinizmiydi evde bile işinizi özlüyor oluyorsunuz. o şişelerin tozunu almayı, kayıtlar tutmayı ilaçları tek tek yapmayı, şişelemeyi hastalarla konuşmayı özlüyorsunuz. o gün dışarıda bir işi olup eczaneye gelemeyen işini kadar özlediğini yazıyor birbirine. yoksa bu, aman dikkatli olayım bak sorumluyum bu işten gibi asık suratlı bir sorumluluk duygusuyla da olmaz. yaptığınız işin keyifli bir şey haline gelmesi lazım. müzikler dinleyerek bazen dans ederek iş yapma halleri de dahildir bu dikkate ve sevme biçimine.

ama asıl konu şu ki; sevmekle başlıyor her şey... işini sevmekle; bunun için hayatını; bunun için kendini ve bunun için insanı ve doğayı sevmekle mümkün oluyor böyle güzel şeyler…

aynur uluç
8 10 2020