facebook twitter instagram youtube html5 sitemap Bizi Takip Edin

sadelik

sadelik

sadeleşmeli, olabildiğince sadeleştirmek gerek bu söz fazlalığını sanki, her yerde öfke.

kadın ne öyle kutsal, ne öyle aciz. bugüne kadar ne düştü ise insanlığın payına onu devralmış, bulunduğu koordinattaki gerçekliği yaşıyor. hele bir de "o katilleri de bir kadın yetiştiriyor" sığlığında bir cümle duyunca öyle dip bir çaresizlik hissediyorum ki ne anlatayım şimdi ben buna duygusu.

sadelik

dedim geliyorum hemen bir araca atlayıp geldim. bir yandan da düşünüyorum gelen nasıl bir hasta acaba. durum acil olmaz cildiyede o denli.. nasıl bir reçete bu ki bu kadar acil.... sedefi olsa, ekzeması olsa, aknesi olsa öyle olmaz bu kadar... yarası olsa belki mi.. zonası mı var acaba.. yardımcım emel biliyor halamın öldüğünü beni sıkıştırmaz yani böyle bir günde bu şekilde.. kafamda bir çok cilt rahatsızlığı eczaneye vardım. bir dakika dedim hemen adama çünkü ağlıyorum bir yandan. halamın kederi her hücremde. gittim yüzümü yıkadım tezgaha geldim.. başınız sağ olsun dedi.. benim bir durumum var size yönlendirdiler kaç eczaneye gittiysem yapamadılar en son fındıkzade'deki eczane direk sizi söyledi.

dedim durum nedir. reçete nedir..

zemin hazırlayan erki değil erkeği suçlu ilan edişinden mi başlayım, kadın cinayetlerini yine kadına yıkıp kaçan korkaklığından mı söz edeyim. aklını hangi peynir gemisinde yedin mi deyim direk; ki içimden en çok bu şık geçiyor.

cinayetleri duydukça yazıp çizmek hayır diye haykırmak istiyorum. elimden başka ne gelir bilmiyorum. ama içimde bir burukluk var; o öfkeye girersem sanki ben de onlara dönüşücem gibi bir korku.

sosyal medyada yazmalarımız ne bir kadını kurtaracak ölümden, ne de yazmamalarımız. ne çapraşık bir düğüm... yoksa kurtaracak mı... o delirme anına girmiş ve sistemi arkasına almış bir travmalıyı nasıl durdursun benim elim.

belki daha güzel bir dünyayı tasavvur edebilirsek hep birlikte, o bir heves oluşturabilir mi kalplerimizde. ne güzel yaşayabiliriz hep birlikteyi duyumsatabilirsek belki. işte o belkilere çok ihtiyacım var.

ama biliyorum bu da çare değil, önce bir dibe kadar inmeli tek tek bireyler, herkes bir kendi cehennemine girmeli. öyle yürekli olabilmeli insan bir diğerine suç biçerek değil. kendine biçerek de değil bir inip bakmalı o alt katlarda neler oluyor, belki sarılıp ağlamalıydık salgın geldi. belki sarılmamanın ne büyük yoksunluk olduğunu anlamalıydık. bir şey anlamalıydık yani, cümlelerimiz bir tık değişmeliydi, her şey aynı olunca burnum sızlıyor.

metin ve resim: aynur uluç