peki şimdi nereye
"bir anlayan olsa anlatırdık gözyaşını da" demiş edip cansever
biz anlatmaktan vazgeçtiğimizde anlayanı hiç olmayacağını peşin peşin kabul etmiş olmaz mıyız, diyesim geldi... bir film izlemiştim; "peki şimdi nereye.." lübnanlı yönetmen nadin labaki'nin bir filmi. hem oynadığı hem yönettiği senaryo bile kendisinin olabilir meraklısı baksın... o filmde kadınların yaşamak için, yaşamı barıştan yana tutmak için mücadelesi vardı... savaş aklına karşı, derin gözyaşlarına ve derin kurulu acılara karşın...
iki din arasında olup duran savaşı kasabaya bulaştırmamak için verdikleri mücadele. ve hâlden hâle girişleri.. kadınların el birliği edişleri. bitti artık denilen yerde bambaşka yöntemler bulup hayatı yeniden yoğurmak hâli.. ve o müthiş devingen dinamizm.
besleyen, büyüten rahim hâl.., o güvenli koza...
ister erkekte olsun ister kadında dişil tarafımız hiç bir sıkışmış durumda bir anlayan olsa anlatırdık elbet demez; her seferinde yeniden çırpınmanın bir yolunu bulur. dili durdum dese gönlü durmaz içi ile bağını koparmamışsa... duyumsatır kimselerin gözüne sokmadan... sese döker, resme döker içini.
o yüzden devam.... devam içimde arzu devam... :) suya gül çizmeye devam, güle su koklatmaya... kokusunu duymaya, duyurmaya talip olmaya devam...
hayat gülün rahminde.. tutun ucundan.. :)
aynur uluç