pandoranın kutusu açıldı bi kere
pandoranın kutusu açıldı bi kere; iyi de çıkar içinden kötü de.
artık kim ne yaptıysa..
bugünlerde iyi değilim. doğru... ve dostlarım hep hissettirdi varlığını yanımda.. arayıp ne oldu aynur diye beni arayıp yeniden anlatırken üzerek değil.. burdayım diyerek..
ince jestler yaptılar..@ Mehtap Çetin, Aysen Turkyilmaz Ayla Aysel Eroğlu Ayşe Serap Karadağ; hele Aycan ım hep yanımdaydı. her an. aldı beni nerelere götürdü. denize mi ayağımı sokmadı havuzda mı yüzdürmedi süsleyip püslemedi mi..
eczanede kızlar zaten her gün onları başındayım her türlü zırlamamı yaşadılar birebir.. çırpınmalarımda hep yanımda oldular sessizce.. kardeşlerimin desteğini hep hissettim. eşimle yine öyle..
masal kahramanı gibi fırlayıp hayatıma düşen Akben. ona ne desem az.. en dip halimle başladı dostluğumuz.. kara günümde belirdi yanımda varlığı birden..
canım abim..mehmet uluç..o olmasa bugünleri nasıl atlatırım bilmiyorum. nefesimi ona borçluyum; bugünlerde her aldığım..
bencillik her an her yerde.. hele benim gibi işi sağlık olan birisi için.. eczanede her bir kişi incinmesin diye işi gecikmesin diye arabası kötü yerde diye gece kaşınıyor diye herkesin bir sebebi var ki bize gelmişler zaten.. diye diye çırpındık.. ne gecemiz kaldı ne gündüzümüz. işyeri saatleri bitti sosyal medyadan devam ettiler.. biz de her birine ayrı koşunduk ilgilendik..
ama beni öne geçirin diyorlar ya. diğerlerini saymadan.. önemsemeden benimkini hemen verin.. bu diğerini bekletin demek..
bense hala hepsini anlıyor yetiştirmeye çalışıyordum. kızlarım arı gibi çalışıyor. sıkıştırdığım da doğru içimizi.. ama artık papaz pilav yemiycek.. rejime girdim..
bir önceki yorumlar.. beni çok mutlu etti.. çünkü hepsi içten.. eksik olmayın valla dostlar.... merak etmeyin kendimi hızla toparlıyorum , sabah bir prozac akşam xanaxı da çaktım mıydı uyanamıyorum bile sabahları.. ohh. rüyalar göre göre yat.. artık hangi bölüm denk gelirse diziden..
ama şurası net.. içimde ne varsa akıtıp temizliyorum artık, hiçbir safrayı taşımaya niyetim yok artık, artık benim için önemli değil umrumun eskittiği bile anlatıp temizliyorum.. nasılsa söylemeyeceğime güvenip bana yapılan her saçmalığı yazıcam bundan böyle.. yarın ölecek gibi. bileklerine kessem mi yoksa yaw diye bakabilmiş birinin dilini tutamazsınız.
mesela şuradan dalayım bugün; macera olsun.. gümbür gümbür sekiz saat süren ilk kitabımın açılış gününe bile gelmeyen yayıncımı yazayım size..
Adore Serdar Eroğlu nun mekanı imiş onu tanımıyordum bile o zamanlar.. sadece Tümer Avciyı tanıyordum. orada 1 yıl nehir muhabbet yaptığımız halde hem de serdarla tanışmamışız. demek ki hep yandan yandan gidip gelmişim ana kadroya girmek kadınlara göre değilmiş.. neyse efendim kitabımın gecesi orada yapılırken de tanışmamıştım henüz kendisiyle. çok sonradan tanıştık bambaşka bir kanalla.
o zamanlar aynı grupta birlikte birbirimize koşup durduğumuz arkadaşım, Sezai Sarıoğlu gidip konuşup benim için ayarlamış mekanı. aniden yok olup bir işim var deyip kalkmıştı masadan mahlede oturuyorduk anımsıyorum. (kardeş türkülerden vedatların mekanı (@ Vedat Yıldırım) .. bir süre sonra geldi yine haberim yok bir şeyden bir şey de demedi hiç... hep bir protokol.. sonra öğrendim.. eşime söylemiş mekan hazır, gün hazırmış meğer .. meğr işi benmişim.. vay anasına... o dönem farklı bir vizyona geçtikleri için o mekanı bize vereceklerini düşünemiyordum bile, bana bir mekan ayarlanır mı bunu umamıyordum bile..
eşim de eve gelince söyledi ya; çok sevinmiştim çok. vay be demiştim baba gibi gidip halletmiş işi gizlice. uzaktan sevip uyuduktan sonra yorganı örten babalar gibi. 8 saat sahne sürmüştü , nasıl unuturum o muhteşem akşamı Şenol Morgül sunumunu yapmıştı gecenin , muhteşemdir şenolun sahne sunumu. enerjisi muhteşemdir gerçekten..
kimler kimler sahne almadı, ki isim saysam birisini unutsam benim kalbim kırılır onlardan önce. 12 bölüm halinde aynen yayınladım youtubeda. tüm programı Sengul Cifci çekmişti sağolsun az programımı çekmedi gelip..
her sahne alan en fazla iki şarkı söylesin demiştik. öyle dolu bir programdıyani.. uzatmaya değil kısaltmaya çalışıyorduk.. 8 saat boyunca sahne sürdüarasız.. sekiz saat boyunca 180 kitap boyamıştım o gün tuvalete bile gitmeden.
herkes herkes ordaydı.. bir tek yayıncım yoktu gecede , her zaman dünyayı turlayıp duran canım Özcan Yurdalan vardı .gitmediği bir zamana denk getirmişti gelebilmek için ki onun gelmesi benim için özeldi. kitaba çok emeği geçmiş kişilerden o da.. hem sezai hem o virgülüne kadar edit etmişlerdi.. kitabı taslak haldeyken.. önerilerini ve katkılarını vermişlerdi kitaba..
bir gün önce annesini kaybettiği halde cenaze evinden çıkıp gelip sahnede konuşma yapan Nilgün Aras vardı. onun da kitaba katkısı büyüktür hayatıma olduğu gibi.. her daim desteği yanımdadır her konuda. ama iltimas geçerek değildir doğrudur nilgün. yanlışı da doğruyu da dosdoğru söylediği için dedikleri kıymetlidir eğip bükülmez nabza göre şerbet vermez.. dobradır apaçık. övmez ve yermez yani. nettir.
sevgili eşim Hal Ahmet zaten hep yanımdadır. her daim sonsuz destek.. onun desteği olmadan nasıl yazar olayım her anımda kitabın her safhasında fiziksel olarak kapağını içini dizaynını yapması işin en görünen kısmı..
yayıncım yoktu. sonraki etkinliğimde zaten yoktu eşber abi.. kadıköy'ün göbeğine gelemeyen gebze'ye hiç gelir mi. ben randevu alıp gittim ofisine. saatli maatli ciddi ciddi görüşme talep ettiğimi söyledim. tam saatinde gittiğimde koltukta yatıyordu. ben geldim abi dedim. buyur dedi.. kalk lütfen abi dedim. yatan bir insana bakarak konuşamam. çok da severim kendisini, incitmekten ödüm kopar, hala öyle severim.. insan sevdiğine incinir..
kalktı oturdu.. bak dedim senin bir yazarın var.. ve o yazar her kitabına ayrı resim yapıyor. her bir resim neredeyse yarım saat sürüyor , yanına dantel gibi dizeler işliyor, şarkılı türkülü etkinlikler yapıyor, her programına ayrı bir akış kuruyor..
muazzam bir gece yaptık dedim açılışta, senin hiç birinden haberin yok, birisi derse ki aynur şöyle yapıyor, haa ne o filan diyeceksin, ya da sağdan soldan duyduklarınla bilirmiş gibi kafa sallayacaksın. öyle olmasın gel kendin duy.. hisset yaşananı bak neler oluyor..
sözün özü sitem etmeye değil, beyoğlu'nda bir etkinlik yapıyorum seni oraya davete geldim, dedim. birisi söz ederse konuya fransız kalma. ayıptır valla.
incindim demedim dolayısıyla o da incinmedi. ama o konu da halâ incinik duran bir tarafım var. kimse de demedi ki bu kıza ayıp ettik.
not : fotoğraf, canım arkadaşım Ömür Eğribel'den....bütün geceyi çekmişti tek tek. sekiz saat boyunca sürmüştü gece.. ve ben çizdim o fotoğraf çekti durmadan.. o ve şengül hiç oturmadılar.. birçok etkinliğime daha geldikleri gibi o gün de oradaydılar arşiv için..
aa bak unutuyordum ömür ve şengül deyince bu ikisinin bu söylemlerden haberi yok ama benim var.. benim yanımda konuşuldu çünkü bizim evde.. ne yapcaz deniyor bu kitap tanışma gününde.. onlar tasarlanıyor önden. zaten kimler gelecek ben tek tek konuşmuşum bile hepsiyle.. kabası kalmış geriye
çekelim demişlerdi geceyi baştan başa..
annesi gelemiyor ya çekelim; sonra ona göstersin aynur, deyiverdi sezai.
annem kanserdi ve yatağa bağımlıydı o dönem.. cümle kendi başına güzel ancak durum farklı.. doğum günü çekelim der gibi olan bu cümle de içimde uktedir. yazar olduğum ya da olacağım ve ilerisi için arşiv olsun diye değil,, annesi gelemiyor ya onun için çekelim de izlesin kadın.
onların her bir etkinliği çekiliyorken benim başlangıcım bile anne izlesin diye.. tabii ki çekelim arşivi kalsın; annesi de izler hem ne sıcak bir cümle olurdu oysa.
kelimeleri nasıl dizdiğiniz önemlidir anlamları değişir.. bir yazara ilk kitabında ne güzel bir motivasyon başlangıcı.. vallahi helal olsun bana da. dedim ki aynur yazar olmak sana farz oldu kızım bu cümleden sonra..
ne menem bir şeyse yazar olmak.. ama önemliymiş bakın tıbbi yazılar yazıp insanların sağlığına değiyorum şimdi her allahın günü. gerçekten yazıyor olmanın işlevini insanların sağlığını olumlu yönde değiştirerek kutluyorum.
aynur uluç
fotoğraf: erdoğan zamur