facebook twitter instagram youtube html5 sitemap Bizi Takip Edin

Otuz beş yıldır evliyiz...

Otuz beş yıldır evliyiz...

Otuz beş yıldır evliyiz...Birbirimize yeni açılmıştık. Tiyatrodan arkadaştık doğalda. Ülkede o ezici eylülün üzerinden henüz on yıl geçmiş, daha yeni yeni siyasi tiyatro yapmaya başlanılan yıllardı. Zekâsına hayrandım ve aylardır deli gibi aşıktım kendisine: elbette zerre çaktırmadan.

Ama artık zarfları açmıştık nihayet dokuz ay sonra. Oysa ilk tanıştığımızda vurulmuştum ben kendisine. O akşam Çamlıca'da mekânda oturuyorduk. Onun da bana aşık olduğunu bile tam içimde idrak edememiştim. Söylemişti ama "aman Allahım gerçek di mi bu yaşadığım şey" diye içimden sürekli tekrar ettiğim günlerdeyim henüz ki evlendiğim ilk yıl boyunca dahi sürdü bu duygum.

Oturuyorduk, rüya gibiydi onunla orada başbaşa olmak. Muhabbet ediyorduk. Muhabbetin uygun bi yerinde Nazım'ın şiirinden el alarak "yaşamak yok tek başına" dedi ve sustu.Tınısı soru cümlesi olduğunu belli ediyordu. Bi cevap bekleniyordu yani.

Düşündüm bu bir evlenme teklifiydi sanırım ve işin ilginci bi fark ettim ki yok dersem evet, var dersem hayır demiş olucam. Aman Aynur dedim olumlu olumsuz dengesinde bi şapliklik edip de yanlış cevabı verme sakın. Beni tanıyanlar bilir öyle bi şapşik tarafım vardır. E bi de heyecan var tabii.

"Yok" dedim ve böylece teklifi kabul etmiş oldum. Sonradan öğrendik ki şansa benim doğumumda kızına yardıma gelen ninemi köyden getiren köylüsü önce bi yerde oturalım bi kahvaltı edelim tanıdığımızda diyerek eşimin ailesinin evine götürmüş; hatta o sırada sokakta oyun oynamakta olan 6 yaşındaki eşime sormuşlar evi ararken o da bizim ev diye götürmüş teyzeyle amcayı.Teyze dediğim, benim ninem işte. Annemin annesi... Anneme yardım için kızının doğumuna geliyor İstanbul'a. Ancak dedem tütün çalıştıkları için tarlayı bırakıp eşiyle İstanbul'a gelemiyor. Tam tütün fidelerini tarlaya ekme zamanı çünkü mayıs. Nenemin de taa çocukluğunda Yunanistan'dan Türkiye'ye gelişinden bu yana köyden ilk çıkışı olacak ki ilçeye gitmemiş henüz o güne kadar..

Neyse o gün nenem gündüz misafir kalıyor köyden onu getiren amcanın bıraktığı evde. Akşam olunca amca kendi işlerini bitirince gelip nenemi alıyor, kızının evine bırakıyor. Bi hafta on gün kalıp dönüyor köye nenem. Bu tesadüf biz tiyatroda kelalâka bir şekilde tanışıp evlendikten sonra ortaya çıktı ancak. Ve eşim anımsıyor elbette o günü. O altı yaşındaydı, bense taze bebiş o günlerde.

O gün Çamlıca'daki şiirsel soruya iyi ki yok diyerek evet demişim. 29 Mayıs'ta tam otuz beş yıl olacak. O halâ çok zeki, ben hala çok şapşikim. Benim beynim bi değişik çalışıyor dersem daha doğru olur. Genelde zor bi kadın. Huysuz ve tatlı. O ise zeki ve olgun. Benimle yaşamayı başarıyor.

Birlikteliğimiz bir ömür sürsün.

Aynur Uluç

14 Mayıs 2025