oturma taşı
güvercinler mi taşır acıyı en çok
serçenin mi ağzında ağlar kederli deniz
hangi ağacın kolları sarmıştır sorgu sualsiz
hangi ağıdın ucu varabilmiştir kayıp kabrin gönlüne
volkanlar dile gelip nasıl püskürmez mayalı yok oluşta
hangi saat kabul edebilir bitmeyen geceleri
taşlar nasıl susar bunca yok edileni bilip
annelerin iç gözü ağlar her gün, her cumartesi
otururken kuşlarla yalnız
yıllar
yıllar
yıllar geçer ömürlerden
güneş hep bulut altı
yağmurlar, rüzgârlar geçer galatalı meydan yerinde
damla sele karışır, sel kaybın gözyaşına
kör karınca görür de, insan gözü mü görmez
aynur uluç
fotoğraf: kerim eren