facebook twitter instagram youtube html5 sitemap Bizi Takip Edin

oğlum yemek yedin mi...

oğlum yemek yedin mi...

bu görsel sevgili Semih Ucar'ın farsçaya çevrilmiş bi yazısının haberi. babasının ona verdiği en değerli ve sahi yerden akan son cümlesini anlatıyordu bu yazıda. sıklıkla yaptığı gibi o gün de "oğlum yemek yedin mi" diye sorduğunu anlatan müthiş bi yazı. sevmenin en güzel ve damardan ifadesinin bu kişiyle ilgili soru cümlesi olduğunu anlatıyordu. bu yazı farsçaya çevrilmiş. görsel de bunu anlattığı yazısının baş bölümü farsçada.

oğlum yemek yedin mi...bunları size niye anlattım peki... gidin semih'in sayfasında o yazıyı bulun isterim ve sonra dalın sayfaya okuyun da okuyun. öyle bi sayfa sevgili semih uçar'ın sayfası. okudukça hayata dair ne çok ince dokunmuş ayrıntı ile karşılaştığım.


bu habere yazdığım yorumu ise sizinle de paylaşmak istiyorum..direk içimden geldiği gibi aktım gitti. semih beni hep doğru anladı o yüzden çok rahat yazıyorum ona. ama düşündüm ki sizler de doğru anlama çabasındasınız hep gelip de ahkam kesen yok hiç sayfamda. bana akıl veren yok. yargılayan yok. kalıba sokmaya çalışan yok. gereksiz yere öven yok. ne güzel sayfa konuklarım var benim. hep anlamaya çalışıyor kim gelse. semih'e yazdığımı siz de okuyun. aynen şöyle yazdım o yazısının farsçaya çevrildiğini okuyunca...

"çok mutlu oldum semih. az önce imran'a senden söz ettimdi. dediklerimin kendini övme olmadığını hem onun hem senin doğru yerden anlayacağını bildiğim için rahat yazıyorum sana. dedim ki ; kendi yazılarımı okurken başkası yazmış gibi öğreniyorum. nasıl bunu bu kadar bildiysem nasıl oluyor ki yine o boşluğa düştüm sonrasında, diyorum kendi kendime... sonra tekrar tekrar öğrenme konusunda dediklerin aklıma geldi dünki yazında. ve senin yazılarını okurken aldığım haz... her yazıdan bi şey öğreniyorum ve haz alıyorum iletişime geçiyorum yazıyla. ama bi kendi eski yazılarımı okurken bi de semih'in yazılarında bu kadar derin etki ediyor bana dedim imran'a. felsefi yazıların gibi diye düşündüm içimden ve dışımdan şöyle dedim. yaşamından bi şey anlattığı yazılar da müthiş derinden etkiliyor. örneğin yıllarca beklediği aşkı anlattığı yazı dedim sana bulup göndereceğim, dedim bulup göndermeye söz verdim.. daha sonra da babanın "yemek yedin mi" diye sorduğu bu yazın aklıma gelmişti düşünme sıramda. boğazım düğümlendi gözüm nemlendi. aniden yerimden kalktım ve telefonu elime aldım açtım ve tam da zihnimdeki son yazı karşımdaydı farsçaya çevrilmiş.

nasıl duygulandım şu an. seni oğluma benzetiyorum çok.. ya da oğlumu sana...

ondan da çok şey öğreniyorum senden de. düşünme şeklinizdeki derin zihin haritası beni şiddetle etkiliyor. ve zihin yapımı size benzetiyorum en çok. analitik zekamı ve anlatma biçimimi kafamdan geçenleri.

biz oğlumla hangi gün hangi konuyu konuşup inceleme kavşağına geldiysek sen o gün o temayı işliyorsun sayfanda. ve tam bizim kurcaladığımız yerden kurcalıyorsun mevzuyu. bu kaçtır oluyor artık doğalımız oldu. böyle bi senkronizasyon hali.

o yüzden tam ihtiyacım olan günde bu yazıyı şifa niyetine almam o kadar doğal ki artık. beynim buna alıştı.

evet bu yazın hayatımda önemli bi şeyi anlamamı sağlayıp belki de devrim yaratacak bi yazı olacak. olmaya başladı hatta. ağlıyorum şu an ama sevinçten. yaşamın bu kadar güzel ölümden yaşama dönüşüm gücünden. orada öğrendiğim şey belki de hayatımızı kurtaracak o denli önemini hissettim. ben oğlumun annesiyim arkadaşı değil bunu hissettim. anahtarı dişliye soktum o yazıdan sonra ve nasıl uydu nasıl başka bir mananın kapısını açtı. gıcırdayan küflü dolapların vidası düştü söküldü. mana yeni kabına nasıl güzel döndü anlatamam. ben nasıl seni düşünmem sevmem semih. iyi ki varsın..ne çok insana her gün yeniden şifa oluyorsun."

aynur uluç