"mutlu olmak varken bu dünyada acılar geldi dayandı kapımıza"
bu şarkıyı seslendirdi sahnede sevgili arzu. neden bir şarkının sözleri hiç eskimez. neden hep tam da bu yaşanır diye düşünmeden edemedim. son günlerde ardarda gelen intiharlar kadına şiddetler.. ölümler tecavüzler. iyice bu şarkıyı anlamlı kılıyor, ve daha da ötesi hayati kılıyor.
bir başka şarkıda denmişti ya kiraz mevsiminin sevişme vakti olduğunu, ve nasılsa yatacağız milyonlarca yıl toprakta.." demişlerdi ya,” kapıyı çalınca bir gün sardunya kal kal kal deme bana” demişlerdi ya. gitmek ve kalmak dengesi böyle bir şeymiş demek.
yazacak ne çok şey var içim coşuyor.. neresinden tutsam da aksam. sardunyalarından mı, zerdali çiçeklerinden mi, arka koltukta unutulmuş gibi duran adamdan mı. ki o her seferinde bizzat biz oluruz. “terliklerimle çıkıp gelsem” sizi izlemeye hâlimden mi yoksa. “sigaramın dumanına sarsam” da mı saklasam şarkılarınızdan mı ah be ezgi.. ah be günlük.
final şarkı benim şarkımdı; “ebruli”. kendimi hep o şarkıyla bütünleştirmişimdir. bir arkadaşımın bana ebruli adını takması ile de bu durumun altı iyice çizilmişti algımda. sahnede hep birlikte bu şarkıyı söyledi bütün ekip sahneye fırlayıveresim geldi. öyle zor tuttum kendimi. barajından boşalmış bir su gibi oldu sahne. kıpırdanan, devinen, haykıran, gülen, sevinen, coşkuyla yer değiştiren her şey o son anda patladı sanki.. öyle bir hava oluştu ki ancak sarılmak tarif eder seyircisiyle. sanki hepimize sarıldı coşkuları iki kere söylediler mecburen ebrulimi. iki kere rafine oldu içim.
“benim adım ebruli. biraz gerçek biraz rüya. yalanımı sevsinler yalansız dönmüyor dünya” diyeceğim ama vallahi hepsi gerçek duygularımın isterseniz inanın, istersen de inanma.
aynur uluç
6 12 2019