kendiliğinden
tıknefes bir vagonda yollar altımızdan kayıp giderken
kor olmuş bedenlerin içine siner güneş...
bir inilti sızar genleşen rampalardan...
yıkık bir istasyonda tam da gereksiz oyalanırken tren
bir adam çat kapı içeri girer
dilinde bağlanmış taş, elinde akordeon...
vagon, seslerde şöyle bir esner
kul olmuş parmaklar tuşlara dokundukça
gelincik cesetleri dökülür nota yerine
adam terse de gitse, tren düz seker
rayların aksinde seyreder
aklı karışmış zaman...
aynur uluç
tablo: john farnworth