kıymetli hocamız kasım cemal güven'i uğurlamak
bazı insanlar vardır sanki hep yaşadılar ve hiç ölmezler gibi bir hissiniz olur onlara, dünyada varlıkları dünya ötesidir sanki; kasım cemal güven. bu isim sanıyorum sadece benim için değil ona yaşamında dokunmuş ne çok istanbul üniversitesi eczacılık fakültesi öğrencisi için de böyledir. inanamamak oldu ilk tepkim o yüzden ilk olarak vefatını duyduğumda, sonrasında bir kedere evrildi duygum.
kendisinden korkardık öğrencisi iken, yalan yok.. bir eczacılık fakültesi'nden mezun olmak vardı sanki, bir de kasım hoca'dan... ben ilkokul, ortaokul, lise dahil okul hayatım boyunca ikmale hiç kalmadım. hiç bütünlemeye gitmedim hayatımda. ama 70 puan ile bitirmeme rağmen eczacılık mevzuatı ve deontoloji dersi sebebiyle eylül mezunu olmuştum üniversitede.. galenikten yani ilaç yapımından eylüle kalmaksa en istemediğim şeydi. bir tercih yapmam gerekliydi ders çalışırken. galeniğe çalıştım bütün gücümle ve geçtim haziranda.. mecburen deontolojiden eylüle kaldım. ikisi de kasım hoca'nın dersiydi. ona da eylülde hazırlandım ve geçtim.. böylece okuldan mezun oldum, yeminimi edip diplomamı aldım..şimdi düşünüyorum da eczacılık mevzuatını da onun anlatması çok anlamlıymış. eczacılığın ruhunu, olması gerekeni her bir öğrencisine aktarmayı yaşamının gayesi yapmış bir adamdı kasım hoca. doğaIda laboratuarlarda olmazdı ama onun nefesini her an hissederdiniz. yapabileceğiniz en küçük bir farklı yaklaşımdan; ki değil hilede en basit bir dalgınlık ya da özensizlikten anında haberdar olurdu. sessizce laboratuvara aniden girebilirdi her an, bir öğrenci önlüğü ile havanını kurularken yakalanınca anında dönem kaybetmişti, bir başkası sterilizasyonu kısa tuttu diye.
o zamanlar aynı günde bir çok dersin teorik sınavına birden girmek vardı aynı gün. sınava girdiğinizde tüm soru kâğıtlarının hepsi birden veriliyordu ve tüm derslerden geçer not almanız lazımdı. labaratuvarlarda ise başarınızın % 100 olması gerekiyordu. ilaç yapımı ve teknolojisi dersi o zamanki adıyla "galenik" iki yıl süren bir dersti ki eczacılığın en baba dersiydi.. ilaç hazırlamak üzere yetiştirildiğiniz ders... öğrendik ki; ilaç yapımında hata olmazdı. ilacı yanlış vermekte hata payı yoktu bu meslekte.. hata payı % 0.01 bile olsa bu, ilacın yanlış yapılması demekti. düşünsenize bu payı bir göz damlasında yaptığınızı. bu pay kişinin görmesini değiştirecek.
kasım hocadan biz bunu öğrendik en çok. tüm yaşamına ve duruşuna yansımış bir felsefe olarak onun sertliği bu yüzdendi. konunun bu derece ciddi olduğunu bu derece ciddi duyumsayışından ve bunu tüm tavırlarına geçirebilişindendi.. bu da böyle oluversin demezdi; diyemezdi. eğer mesleğinizin ciddiyetini kavrayan bir yaklaşımınızın olmadığını tek bir örnekle dahi anlarsa onun labaratuvarından dönem geçmeniz mümkün olmaması bu yüzdendi. ondan sonra labaratuvarda size başka çalışma verilmezdi o dönem. dönemi tekrar etmekten başka şansınız yoktu yani.. yaptığınız şeyin ne olduğunu iyice kavramanız gerekiyordu.. bu ilaç da nasılsa labaratuvar çalışması için; gerçek bir hastaya gitmeyecek steril edilmeyiversin demek yoktu. bu da böyle oluversin de geçeyim deme şansınız yoktu. yüzde yüz doğru yapmak zorundaydınız her bir ayrıntıyı. geçer not diye bir şey yoktu eczacılıkta onun algısında, ondan öğrendim ki hata payı yok mesleğimde.. işini neden bu derece ciddiye aldığını ilaç yapan bir şekilde mesleğe başladığımda çok çok daha iyi anladım. fabrikada çalışıyordum ve elimden 500 kg, 1000 kg tabletler pomadlar geçiyordu. galenik labaratuvarında minik minik öğrendiğim her şeyin tonlarcası karşımdaydı. ve hata payı olmadan yapmam gerekiyordu. sorumlu sadece bendim yapılan ilaçtan.. her ayrıntıyı düşünmem gerekiyordu.
şu anda da ondan ve o labaratuvarda hepimize emeği geçen hocalarımdan öğrendiklerimle hayatımı sürdürüyorum. laboratuvarlarda % loo basarı gösterme gerekIiliği sadece galenik için geçerli değil. ben istanbul üniversitesi mezunuyum. o okulda her öğrendiğiniz dersin Iaboatuvarı vardır. mikrobiyoloji, biyokimya, farmosotikkimya, botanik, farmakognozi. her bir günümüzün istisnasız her öğleden sonrası laboratuvardı.o okulda bir gün çiş tahlil edersiniz, bir gün acaba bu hangi bitki, yaprağı mı kökü mü diye mikroskop başında incelersiniz. senelerce ince ince tıbbi bitkilerin her bir ayrıntısını öğrenirsiniz.
ben bugün çeşitIi majistraller hazırlıyorum eczanemde. pomadlar, şuruplar, kremler, solüsyonlar, şampuanlar geçiyor elimden her gün. o nedenle halâ elimde kasım hoca'nın "tıbbi formüler" kitabı var her gün. her gün bir şeylere bakıyorum o formülerden. her ilaç yapışımda beni ne kadar sıkı bir eğitimden geçirmişler diye gönlümden adı geçiyor hocalarımın.
kasım hoca, demek sonsuzluğa yürümüş şimdi. devri daim olsun, diyorum.. afife hocam sosyal medya sayfasında ne güzel anlatmış kasım hoca'yı. daha size soracağım şeyler vardı, demiş; ne mütevazi bir tavır. kendisine de sevgilerimi gönderiyorum. bilime ve bizlere emeği geçen her bir hocama teşekkürlerimle birlikte.
eczacı aynur uluç
bulvar eczanesi-aksaray-istanbul
okul no: 3744
25 09 2020