facebook twitter instagram youtube html5 sitemap Bizi Takip Edin

kalbin kapısı açılınca zehir gibi de akabilir, nehir gibi de.

kalbin kapısı açılınca zehir gibi de akabilir, nehir gibi de.

ben şiir sever miyim, şarkı sever miyim ben. resim sever miyim peki, film sever miyim. bu konuda artık bir şeyler yazmam lazım. epeydir kafama takılan bir şeydi bu soru, tetiklendi ve fışkırttı bugün kendini içimde durduğu yerden. uyuyan yılan uyandı.

kalbin kapısı açılınca zehir gibi de akabilir, nehir gibi de..hayır sevmiyorum, nefret bile edebilirim hatta kusasım bile gelir, midem deli gibi kasılabilir bana bay gelebilir hay gelebilir bir eser karşısında.. vay canına vay gelebilir.

ya da çok seviyorumdur, deli gibi çarpar kalbim görünce. akar durultur çağaltır beni eser. buna genel anlamda şiir-şarkı- resim vb. artık her neyse ürün; onu sevmek-sevmemek denilir mi. o eserin bende yarattığıdır bu sadece. o duygu ister resim olarak gelsin, isterse masal. ben ona bakarım. kurtuldum dayatma biçimlerden, böyle gelecekseniz söyleyim peşin, dilimden çekilecek var. vay efendim şurası şöyle dize, burası böyle biçem geçin bunları. şiir gönderdim sen şiir seversin, geçin bunları. şiir üzerinden sevgi seçmeyi geçin de göğe bakalım. ya da benden sevmekler beklemeyin, aman ne de güzel gibi karşılıklar da. şöyle bir durup bihakkın, göğe bakalım arkadaşlar sadece göğe.

ben soyut yazıyorum, işte bu yüzden soyut çiziyorum ki herkes kendi merceğinden baksın. ne görüyorsa bilsin ki gördüğü ona dairdir.. benle alakası yok. olsa olsa aracıyımdır oracıkta ben. çekilirim kenara ve ben de sizle birlikte salınabilirim şöyle.. ben de bakarım kendi gözümle ne görüyorum. işte hepsi bu kadardır benden yana. bakandan bir farkım yok o noktada, daha fazla söz hakkım yok ben çizdim, yazdım diye içeriğine dair. en fazla imza atarım altına ki bu aynayı ben yaptım, şimdi hep beraber bakalım.

çünkü şiir sevilmez, şarkı sevilmez, film izlemek sevilmez toptancı gibi.. tamamen şiirden şarkıdan masaldan resimden bize ne aktığına bağlıdır sevip sevmemek. biçimsel yetkinliğine değil. sevmek üzerinden tanımlarsak bu böyledir.. müthiş başarılı bulabilirim ama sevmem bir şeyi.

düşündüm de, ben ruhumu emen, benden sevgi bekleyen, beklentili-ihtiyaçlı hiç bir şeyi sevmiyorum. tanımadığım bir şair bile olsa bu böyle.. bi çektir git, git kendini emzir önce diyorum. benden bekleme bunu. şiirlerinin yoluyla şiirmiş gibi sunduğun şeyden bana ne.. sen iyileşeceksin diye beni tüketme.. yamyamlığın lüzumu yok, beni emirme git kendini sev önce sen. yaralarınla tanış barış ne haltsa artık. benim üzerimden çukurlarına tanıtım çekme ki şifa bulasın.. beni gezdirme kendin gez arkadaş. eğer şiir buysa açıklıyorum. ben şiir sevmiyorum sinir oluyorum hatta beni bir okur olarak kullanmalarına.. ne kendinizi oyalayın ne de beni. şiir sevdiğimi şarkı sevdiğimi resim sevdiğimi de de nereden çıkardınız. bana kendisini dayatan hiç bir şeyi sevmiyorum ben. herkes kendi cehenneminde bir yansın önce.

ben hayat seviyorum. yeniden üretim seviyorum ben. kendini portmantoya asmış da girmiş bilgeliği seviyorum şiire.. gereğinden çok süslenmiş de girmiş ruhu sevmiyorum çok. süse kaçmaları da. aman da bakın, bakın, ne derin anlatıyorum diyen kibiri hele hiç.... canıma can katan eserleri seviyorum. içimde bir kıpırtı uyandıran, üretip ürettiren. beni aşka getiren... hüzün de olsa bunu layıkıyla aktaran şeyleri seviyorum. acıyı anlatmanın da bir adabı var. ben bu adabı seviyorum. çiçekleri biçimli tutmayı seviyorum ben ve biçimli tutabilenleri artık ne çiçek tutuyorlarsa ben onu seviyorum. kaldırım taşının aralığından aniden merhaba diyen çiçekleri.

güneş doğacak, açacak çiçek, gelip geçenler diyecek merhaba; merhaba ey güzel çiçek diyebilen "pencere önü çiçeklerini seviyorum. duvarı göreceğime pencereler görmeyi, o pencerelerde uçan bir kuşu, kanadında açan gümüşü seviyorum.

resim ve yazı: aynur uluç ;-)

19 nisan 2020