facebook twitter instagram youtube html5 sitemap Bizi Takip Edin

kadınsın ama kadınları bilmezsin sen.

kadınsın ama kadınları bilmezsin sen.

fotoğraftaki programda rohat emekçi'nin konuğu olmuştum kibele programında..yıl 2016... ve başlıkta kadın erkek de yazsa kadını konuşmuştuk ağırlıklı olarak. kadınlar genelde programda anlattığım şekilde işlenmiyor; aynı erkeklerin de taraflı işlendiği gibi genelde. meraklısı youtubedan izleyebilir.. ve bana sorarsanız eksikleri olsa da güzel programdı izleyin isterim..

kadınsın ama kadınları bilmezsin sen.

bazı anılar içinizi acıtır aklınıza her geldiğinde benim için de o gün öyle bir gündü.. zor bir gün... stüdyoya gideceğim günün sabahı çok yakın bulduğum ve her işine seve seve koştuğum bir arkadaşım "sen programa çıkıp konuşma" demişti birden. böyle bir şeyi hiç beklemiyordum . heyecanlıyım ne anlatacağım. her zamanki gibi hazırlanamamışım bile hayat içinde koşarken. artık doğaçtan konuşacağız diyorum ama hayli uzak yerde stüdyo nasıl gitcem filan var ağırlıklı olarak kafamda ve programa var üç saat zaten.

birden sen çıkıp konuşma cümlesi güm diye düştü kalbimin ortasına.. neden demiştim doğal olarak.

-kadınlarla ilgili fikirlerin sıkıntılı senin. -neresi sıkıntılı hemen söyle henüz çıkmadım. düzeltelim hemen.. canlı yayın da olucam hem de ilk kez, yanlışsa yanlış bir şey demeyim hala vakit var, düzeltebiliriz.

dediğimde de -vaktim yok, anlatmaya sana şimdi, mecalim de yok ama senin yaklaşımın baştan sona sıkıntılı bunu bil.

demişti.

buyur burdan yak. ne dediği de belli değil üstelik işaret ettiği bir yer de yok üstelik de programda ne anlatacağımı dahi bilmiyor bir yanıyla da.. hiç konuşmamışım ki ne onunla birebir ne de başka yerde bu konuda. insanın şakülü kayar bu sözler karşısında hele ki güvendiğin birinden gelirse. ciddiye de alırsın ki ben de kişisel almamıştım hiç ama hayli ciddiye almıştım tabii. sadece nirengi noktalarım değil her şeyim birden kurtlanabilirdi; öyle güveniyordum ona..sıkıntılı diyorsa sıkıntılıdırı diyordu içim.. gidip şimdi ne anlatacaktım. tam bir havada bırakma hali.

aradan dört yıl geçti unutmam.. unutamam o günü... burnumun direği sızlar halâ aklıma geldikçe de.. gönlüme dert olmuş bir yaklaşım biçimi bu. ve beni o ruh halinde yalnız bırakan insafsızlık söylediği şeyden daha çok oturmuştu içime..

bırakın kadınların derdini bari en iyi kadınlar bilsin, desem yeriydi belki. demedim ama. aklıma bile gelmedi biliyor musunuz o an burdan düşünmek.. konu erkek kadın meselesi değildi çünkü.. . bırakın kadınlar kadınca anlatsın ona bari karışmayın, her şey sizden soruluyor zaten diye bir isyan olmuş muydu içimde. , yok hayır o da olmadı...önce şaşkınlıktı duygum. sonra ne anlatacağımı bilememekten dolayı bir karmaşa..

ve kırgınlıktı daha çok. o da çok daha sonra, göğsüme adım adım oturan bir kırgınlık peydah oldu.. o an sadece hay allah programda yanlış bir şey demesem bari derdindeydim ya tamamen. ve nerem doğru nerem yanlıştı onu bile anlayamamıştım ya. nerede susacak nerede konuşacaktım.. kadınları anlatacaktım ama kolum kanadım kırılarak gönderiliyordum oraya tek başıma.. bana iyilik mi ediyordu aslında istemeden. belki de tam da böyle bir isyan mı gerekliydi kendini yeniden bulmak için.

kendisine hiç söylemedim. söyleseydim tepkisi ne olurdu bilmiyorum tepkisinden korkardım ama bunu biliyorum. yıllar sonra da söylemedim hiç. şimdi tam şimdilerde neden söylüyorum. belki içimizde topak yapan hiç bir şeyi mezara götürmemek içindir. belki aynayı esirgememek için aslında sevdiklerimizden. yoksa nerden bilsinler yaptıklarının diğerindeki karşılığını.. belki sadece yükümü burada bırakmak için. artık taşımamak içindir..

orada gidiş yolunda da bir takım aksilikler olmuştu o gün. onlara hiç girmeyim. son anda gidip apar topar o duygu içindeyken yayın başlamıştı.

her şeye rağmen çok güzel bir program olmuştu bence.. izleyin birlikte görelim derim.



aynur uluç

12 07 2020