işleyen bilgi ışıldar
tıp ne kadar çare, ne kadar farklı yöntemler geçerli gibi bir forumu izliyorum bir kaç gündür. aile dizilimi, access bars, nöroformat gibi gibi konular.. iyi oluyor bilgileniyorum farklı bakış açılarını izledikçe zenginleşiyorum.
işinin ehli olmak... ısrarla altı çizilmesi gereken nokta bu bence. insan hayatı en çok kendi yaşamından bilir ya kendimden söz edeceğim biraz.. ben yapma ilaç yapan bir eczacıyım biliyorsunuz , bildiğime biliyorum diyorum bilmediğime bilmiyorum. en sağlıklısı budur.. :) bilebildiğin payı bilmek bilmediğin yeri bilme çabasını da beraberinde getiriyor. her şeyi bilir görünmek zorunda değilsin. bilmediği yeri bilince öğrenmesi gereken yeri de bilir oluyor insan ve bilgi dipsiz bir müthiş kuyu.. derinleştikçe derinleşen bir kuyu hem de.
hayranlıkla izlediğim doktor reçeteleri geliyor bazen.. baktıkça hayranlığım kabarıyor formüle.. konuyu kavrayışını kavrıyorum yanyana koyduğu ilaçlardan maddelerden. işte o zaman yapmak ayrı bir keyif..
bazen de hakikaten sinir olduğum reçeteler de geliyor; yetersiz bulduğum deyim ya da.. yalan yok .o zaman canım sıkılıyor. eczacı son danışandır doktor hatalı yazsa eczacı o hatayı görmek ve atlamamak zorundadır.. ve yanlış bir şey verdiğinizde bu işin hukuki sorumluluğunu bir yana bırakın insani sorumluluğu var. demir dövmüyorsunuz ki biraz da yanlış döveyim bu çatal da yamuk olsun diyesiniz.. ki o da önemlidir ben şaka yapıyorum; yamuksa ağzınıza batar, formu uymaz..
genellikle cildiye alanında reçete gelir yapma ilaçta. bir çok defa doktora telofon açıp; şöyle şöyle yazmışsınız böyle mi gerçekten teyit almak icin arıyorum deme gereksinimi duyuyorum. hepsinin ne yazdığı, reçeteye ne koyduğu, onu eklerken ne düşündüğü bir bilgi havuzu olarak birikiyor bende..
ilaçların çoğu bitkisel kaynaklıdır . dört yıl bitki eğitimi alarak okuduk, botanik, formasotik botanik ve farmakognozi derslerimiz vardı ama bir bakıyorsunuz işinin ehli bir aktar eczacı kadar biliyor olabiliyor.. çünkü bilgiler gündemde kalmazsa, pratikte kullanılmazsa ve yeni verilerle sürekli işlenmezse unutulur ve silikleşir.. sonra bir bakarsınız aklınızda kala kala eczacılığa girdiğinizde ilk olarak öğrendiğiniz alium cepa kalmış aklınızda sadece. yani soğan bitkisinin latince adı.. farkındayım abartıyorum elbette o kadar değil bir de mentha piperita var ki adı işveli. mentolden dolayı kalır aklınızda yani nane. yine aynı mantık.. kullandığınız bilgi kalıcıdır ve işlevseldir..
yapma ilaç mevzusu da öyle, hepimiz bunun iki yıl eğitimini aldık okulda hem de laboratuarlarda her gün, ama sözüm meclisten dışarı yapanlar lütfen kendisini dahil etmesin.. ama görüyorum her gün; iki hazır ilacın tübünü sıkıp birbirine karıştıracak eczacı bile ne kadar az. yapılamadı diye hasta eczane eczane geziyor... bana avcılar'dan, gebze'den böyle formül geldiğinde üzülüyorum basit bir şeyse. nasıl yani diyorum bunu neden yapmazlar..
ya da doktor açısından bakıldığında doğru ilacı yazıp göndermek bile ne kadar çare o anda. eğer psikolojik nedeni üzerine hiç kafa yorulmamışsa.. dikkat çektirilmedi ise.. tekrar etmeme koşullarına ( risklerine ) hiç bakılmamışsa, ya da bakacak yere bile yönlendirilmemişse hasta.. her doktor sadece kendi branşına giren yere bakıp bırakıyorsa.. reçetesini yazıp hastayı unutuyorsa..
sanki beden tek bir bütün değil de parçalardan oluşuyormuş gibi bakılırsa meseleye öyle olur zaten böbrek unutulur karaciğer öyle ama o bir bedene bağlı o beden bir insan. bir içi var bir yürek atımı.. gözüne bakarsanız yaşamak isteyen bir canı var o böbreğin, kalbin. o cildin altında yatan birisi var..
psikoloji bu bedenin apayrı bir şeyiymiş gibi, her şey sadece teknikten ibaretmiş gibi olmaz.... duygu ve birikim hiç hesaba katılmadan olmaz.. beslenme düzeni uyku düzeni su içme düzenine kadar gider iş. ambalajlı gıdalar tüketme demekten alkali beslen demeye kadar.. her şeyi ama her şeyi ile bütündür insan..
neden haller böyle oldu peki.. genele bakmadan nasıl anlayalım.. kapitalizmin etkilerine bakmadan hiç bir şeyi tam anlamamız mümkün değil bir kere bu konu cepte.... tıp neden bir yanıyla da bu kadar ticaret oldu. bazı alanlar neden yok sayıldı, ortaçağda neden şifacı cadılar yakıldı. din, para , iktidar , kapitalizm insan, modernizm, postpodernzm. kadim bilgiler, arşivleme geleneği ve şekilleri, tarih, bilimin ilerleme biçimi, bilgi kirliliği, bilgi korunumu, bilginin yayılma şekli, tüm bunlara sosyal medya etkisi, algı yönetimi ve kontrolü bahsi.. vb konu çok büyük; velhasıl çok kapsamlı.
biz iyisi mi kendimize ilaç olalım ..belki de en başa dönelim. insanın doğanın bir parçası olduğu o ilk günlere. artık mümkünse tabii.
aynur uluç