iç merak
“aşk genellikle bağımlılık ile karıştırılır; ama aslında bağımsızlık kapasitenizle orantılı olarak sevebilirsiniz.” demiş rollo may. benim de bir cümlem vardı bu sözle akraba diyebilirim. bir ara hayli kafa karıştırmıştı.."aşkı bağımlığın elinden cinselliği ise aşkın tekelinden kurtarmak lazım" demiştim...hayli tartışılmıştı sosyal medya sayfamda..
zor konular bunlar. insanın kendi yapısı ile barışmadan altından kalkabileceği gibi değil. çünkü kast edilen hazcılık değil. savruk bir özgürlük hiç değil... anlamın tam hissedilebilmesi için kendi yolculuğunu tamamlama niyetinin önemini kavramak gerek belki de..hem de hayatın her alanında. bir alanında yaptığın adım her birisine ayrı ayrı yansıyor çünkü.
yolculuk tamamlanabilir bir şey mi peki. hayır... en azından buna uğraş vermek... iki yüzlülüklerimizden kurtulmak ilk adımda. kendimizi tanımak; ama harbiden yani. öyle nalıncı keseri gibi kendimize yontarak mazeretlere sığınmadan..
cinsel kimliğimizin karşı cinse olan ilgimizden önce kendimize ait bir şey olduğunu kavramakla başlanabilir belki işe. ve alınganlıklarımızın... ihtiyaçlarımızın da öyle.. içimizde burkulan o kırılgan duyguya sebep olan şeyin kendi hikayemizde olduğunu bilmenin bilgeliği... onsan sonra ister aşk olsun adı, ister iş, yaptığımız eylemin.
ve karşıdan beklemeden geliştirmek kendini. kendi sorumluluğunu üstüne almak.. buna kısaca kişisel gelişim diyor uzmanlar.. ama görev gibi olunca olmuyor işte.. tadı kaçıyor. suç ve suçluluklar giriyor devreye..
karşıdakini suçlamaktan kendini suçlamaya dönüyor iş.. söylediğim bu değil... hem de hiç değil... insanı ve hayatın anlamını keşfetmenin hevesine kapılınca işliyor ancak anahtar. keşfettiğin her adımda çocuk gibi sevinerek oluyor sonuç ne olursa olsun.
çocukken elimizde olup da sonradan elimizden alınan her bir şekeri fark ederek tek tek. oyun içinde olunca maksat hasıl oluyor; çocuksu bir merakla. kımıldayan bir coşkuyla oluyor bilmece çözer gibi. başaramadığında yıkılmak yerine denedim; demek böyle olunca da olmuyormuş diyen bir heves... alınan yol duygusunun o katmanlı hazzı.
bu oyunda karşımızdakinin bize ayna olduğunu bilerek sadece. çünkü insan sosyal bir varlık, bize bizi gösteren aynalara ihtiyacımız var her safhada.. gelişmek için onların yaptıklarına ve yapacaklarına değil... onların yaptıkları karşısında bizim ne yaptığımızı gören bir iç bakışa..
aynur uluç