Hastalık yoktur hasta vardır
Hipokrat'ın bu sözü üstüne söylenecek söz yok aslında ama ben yine de bir kaç cümle yazayım.
Kişisel hikâyelerinizin sonucu iç dünyanız oluşur, o iç dünyaya göre de belli hastalıklarınız oluşur.
Tavırlarınız, algı dünyanız, içinizde tıkanan şeyler, bastırılan dürtüler, alan koruyamamalarınız, rekabetçi oluşunuz vb hepsi sizi hasta eder. Elbette bi yere çarpma, vurulma, darbe alma sonucu olan arazlardan söz etmiyoruz. Bu konu burada iki satırla anlatılacak bi şey değil elbette. Çok çok çok uzun, çok boyutlu. Ben ancak bu sınırlı alanda bilgiye giriş kapısı olsun diye ipuçları bırakabilirim.
Düşünün neden komşunuzun midesi sağlam da sizinkisi ağrıyor, neden kardeşinizde yok da siz sedef hastasısınız, neden bu uyuz paraziti eve kadar giriyor da bazılarınız kaşıntıdan çıldırırken diğeri aynı evde fosur fosur uyuyor. Kiminin yüzü sivilceleniyor, kimininki lekeleniyor. Kimisine hiç bir şey olmuyor aynı şartlarda. Kimisine ise ilaç veriyorsunuz vücudu şifa için gelen ilacı dahi düşman kabul edip alerji ile yanıt veriyor.
O yüzden sevgili dostlar önce kapağını kaldırıp içimize bakalım. Nasıl mı bakıcaz.
"Hastalığın iyileştirici gücü" isimli kitap müthiş bir rehber. Söylemedi demeyin. Bu yazı karşınıza çıktı ve buraya kadar okuduysanız belleğinize kadar gelen bu şansı kaçırmayın, derim. Hayat insana her zaman eli kolu dolu önerilerle gelmez.
Ecz. Aynur Uluç