gün hep şöyle başlasa
kalkıp dans etsek sabah boyunca
dönsek, dönsek, dönsek durmadan
eğrilsek doğrulsak
eğilsek bir de bacak arasından baksak dünyaya
dinlesek bakalım taşın, tuzun, balın sesini
karnımızda daire çizip duran rüzgârın
yerdeki kırmızı gökteki yeşil
koltuk altlarımız mosmor, kulak kesilsek
eteklerimizde fır dönen çocukluk nefesini
üflesek kaslarımıza
vurulmuş kilitlerin teker teker
paslarını eritsek
sarıp okşasak sonra, öpüp koklasak
ki göğsümüze oturmuş kallavi düğümleri
bihakkın çözüversek kolayca
Aynur Uluç