en iyisi siz bana bulaşmayın
“Bulaş” değil “bulaşma”.
“Pnömoni” değil “zatürre”.
“Peak” değil “zirve”.
“Entübe edilen hasta” değil “solunum cihazına bağlanan hasta”.
“Mortalite” değil “ölüm oranı”
“Epidemi” değil “salgın”,”kıran”
“Pandemi” değil “yeryüzü salgını veya kıranı”
Türkçemize özen gösterelim de “entübe” olmasın."demiş Oğuzhan Bilgin. kimdir tanımıyorum. ben de bir arkadaşımın sayfasında gördüm.
hımm dedim görünce de. hımm deyince düşünmeye başladım demektir, yoksa baktım da bir şey hissederken hımmlamıyorum, direk hissediyorum. şaka şaka; ben düşünürken de hımmlamıyorum. otomatik olarak başlıyorum düşünmeye. düşünmeyi bile hissediş haline getirmişim.
ne diyorduk sözcükler... evet sözcükler önemlidir. düşündüğümüzden çok daha fazla hayatımızı etkilerler. peki anlaşılır konuşmak ne kadar önemli. kesinlikle çok önemli dostlar. anlattığımız şey anlaşılsın istiyorsak anlaşılır, boğuntuya getirmek istiyorsak anlaşılmaz konuşuruz. ya da derdimiz sadece anlatmak istediğimizi anlatmaksa anlaşılır, aman ne çok şey biliyormuş bu arkadaş desinler istiyorsak anlaşılmaz konuşuruz.
gelelim yukarda gecen korona gündemi sözcüklerine; ve damardan girelim; zatürre sözcüğünden.
hangi ülkeye gitseniz ve doktora pnömoni oldum deseniz, oldum sözünü anlamaz hatta ilgilenmez bile onla, ama zatürre olduğunuzu şıppadak anlar. ama zatüreyim derseniz pnömoni olduğunuzu anlamaz. bu elde var bir. demek ki olduğumuz şeyin pnömoni olduğunu bilicez, ve yurt dışındaysak bu sözcüğü tercih etmek hayrımıza olacak. ama komşu amca sorarsa; kızım neyin var. üstünüze afiyet birazcık pnömoni oldum da amca, demenin lüzumu yok. amca adına bakıp hastalığınıza özensin istemiyorsanız tabii, ya da sayfanızda pnömoni olmak zatürre kadar havalı değil mi yoksa.
dil anlaşılmak içindir, diye bir cümle patlatayım da bilir kişi edasına iyice bir gireyim. dikkat ettim bu bilirkişiler cümlelerini kesinlikle hep dır-dir ekleri ile bitiriyorlar. of yine dağıttım mı konuyu. içinde olduğumuz şu günlerde, salgın hastalık var denilince tüylerimiz diken diken oluyor ama pandemik koşullardayız deyince kimsenin kılı kıpırdımayabiliyor. hatta şirin bir pandayı hatırlamak bile mümkün bu sözle.
ne kadar kıldan tüyden anlattım de mi mevzuyu. yaniii diyecektim ki; hiç bir şeyi körü körüne savunmamak lazımmış. yoksa meselenin özünü unutur kendimizi türkçeyi savunur bulabilirmişiz de. bedenine yabancılaşma da böyle başlıyor işte. ruhuna yabancılaşma da. böyle olduk olmadık yerde antin kuntin konuşarak dilde ve anlamda yabancılaşma da.
pekii ben bu paylaşıma neden resmimi koydum, kim bu konuşan kadın sabah sabah görün diye efendim, yabancılaşmayın da hem sonra. sosyal mesafeyi koruyarak bakabilirsiniz.
peki neden resim önlüklü hocam. önlük olunca bir ağırlığın oluyor elde bir. e ikinciyi de katmayı biliriz evelallah, gerektiğinde soyunmayı da
yanlış anlamayın, anlamlardan elbette canım.
aynur uluç
21 nisan 2020
07.30