el sallarken
tren yolu kenarında iri yapraklı, güçlü duruşlu
damarlarında süt dolaşan bir ağaç…
kökleri rayların altındaki toprakta kalmış
trenler geçtikçe gün gün üstünden
akıttıkları yol sevdası sızmış yüreğine…
gel gör ki, ne kökleri uzanabilir rayların devamına, ne de dalları...
kısık gözleriyle geçip giden trenleri seyrederken
uzakları düşünür olmuş usul usul
yol hayalleri kurarak orada kalmaya dayanmaksa çok zor
bir çıkar yolu olmalı bunun…
trendeki yolculara masal anlatsa nasıl olur meselâ
yanından geçtikleri dar zamana sığdırıp
şöyle bir savursa yapraklarını, “yol” dese
şöyle bir mânâlı bakış fırlatsa, “aşk” dese
şöyle bir çekse kendini, “hayat” dese adına...
içlerinden tek yolcu bile ağacın salınımında
kendi öyküsünü yakalarsa
ve ağaç, onun imgeleminde kalabilirse rayların devamında
artık, ağaç da var olmaz mı o yolculukta...
aynur uluç
lacivert / ekim 2005
görsel: "abbey road" çalışmalarından...