anlatmak şifadır ama dinlemek de öyle
katıldığım bir televizyon programında içimiz ile beden
ve bunların da hastalıklarımızla olan derin bağlantılarını
anlatmıştım. o söyleşi çok ilgi çekti; çünkü insanların en
içine değiyor.
eczaneye reçetesi ile başvuran hastalarda
bunu çok görüyorum. o anlamda tıbbın psikoloji ile ilgisini
sadece psikiyatrların alanına bırakmak da tedaviyi
bütüncül olmaktan uzaklaştırıyor gibime geliyor.
tamamını okumak için tıklayın
|
şifacımızın içi nasılmış
açtım pandoranın kutusunu...
bu bir rosacea yazısı olacaktı aslında ve şöyle
başlamıştı. ( yazının başına sonradan ekliyorum
bu girizgâhı.)
“rosacea hastalığı yüzde kızarıklık
ateş basması, yer yer kılcalların büyümesi ve bir
başka safhasındaysa aknelere dönebilen ve
tekrarlayıcı olabilen bir hastalık. kronik olarak
tanımlanıyor.
|
eczanede sistematik bir çalışmamız var.
beni bilenler bilir majistral yani halk diliyle söylersem;
yapma ilaç ağırlıklı çalışıyoruz. ancak ilaç da satıyoruz.
pek çok kişi bizde hazır ilaç olduğunu görünce şaşırıyor
bizi sadece laboratuvarı olup ilaç satmayan bir yerolarak
tahayyül ediyorlar sanırım. ama şu konuda haklılar
|
armut piş ağzıma düş demenin
bile bir raconu olmalı
eczane hâllerimiz, bilgilerimiz, tecrübelerimiz. bunların
hepsini anlatmak için konuk olduğum televizyon
program çekimimiz müthiş güzel geçti. Sema Baysal'ı
çok seviyorum. ona konuk olmak benim için çok kıymetli.
bi insanın bi insanı sevmesi her şeyi güzel kılar. iki insan
birbirini sevdiğinde muhteşem oluyor sonuç.
tamamını okumak için tıklayın
|
eczacılığın püf noktası
majistral tabir edilen yapma ilaçlar hazırlayan bir
eczaneyi uzun yıllardır yürütüyorum. eczane benden
on yaş daha büyük. bu bir kültür ve nesilden nesile
aktarılan bir bilgi demek... yıllar içinde geçmişten
gelen kültürü alırken modern hammaddelerle
harmanladık. Formülere nasıl daha iyi olabilir
tamamını okumak için tıklayın
|
bencilliğin de bir raconu, ince hesapları var
bindiği dalı kesmemeli mesela bencil.
bu fotoğraf 7 yıl önce çekilmiş . zaman nasıl geçmiş.
ebru ve ben halen dip dibe Iaboratuvardayız. değme
eczacıdan daha hakimdir labaratuvara. elim kolum
ayağımdır.
aklıma sinmeyen bir şey olursa hemen
ekibime sorarım ben, onların içine siniyor mu.
sinmiyor mu.
tamamını okumak için tıklayın
|
okunaklı reçeteler
"reçete, bir mübareğin diğerine yazdığı muskadır
ve ikisinden başkası okuyamaz" diye bir deyiş vardır.
doktor ve eczacı arasındaki şifreleşme gibidir reçeteler.
neden insanlar okumasın ki diye düşünürdüm hep
eskiden.. insanın kendisine uygulanacak şeyleri
bilmeye hakkı vardır.. hala da öyle düşünüyorum işin
bir yanıyla; o yüzden yazısı okunaklı doktorların
reçetesi hoşuma gidiyor..
tamamını okumak için tıklayın
|
eczacılığın kıymetini anımsama günü
bu resim tam bizi anlatıyor, eczacıLığın burada
gecen bütün hallerini bilfiil yaşıyoruz. + bilgisayar
başında da hayli mesai yapmamız gerekiyor. aynı
anda hem tezgahta, hem Iabaratuvarda, hem
telefonda hem de Whatsapta olmanız bekleniyor
her an , birinde olduğunuzta diğerinde neden
olamadığınıza ilişkin neredeyse hesap vermeniz
gerekiyor.
tamamını okumak için tıklayın
|
meslek etiği
meslek etiği ve her meslekte birtakım işleyiş kuralları, uzun bir süreç sonucunda hayatın içinde oluşmuş şeylerdir.. oradaki her bir oluşumun, her bir detayın bir gerekliliği vardır.. hele de bu sağlık konusunda ise çok daha fazla önem kazanıyor..
eczacı da doktor gibi verdiği her ilaçtan sorumludur. neyin ne için olduğunu anlamak, reçetedeki ilaçların tedavideki işlevini kavramak zorundadır.
tamamını okumak için tıklayın
|
|
|
|