facebook twitter instagram youtube html5 sitemap Bizi Takip Edin

dünden yarına mektuplar

dünden yarına mektuplar

dünden yarına mektuplar

-baba, nerden mi geldi aklıma sana bir mektup yazmak
dağları delip gelemediğimdendir
gelemediğimdendir kucağına, bir çocuk gibi
içimde biriken sözleri dile dökemediğimdendir belki de
belki de ölümlü dünyada ölümü bilmek istemediğimden
ve bugüne dek hiç sevdiğimi diyemediğimdendir yüzüne
kim bilir
kim bilir içimden geldi işte
ötesini sorma baba…

bir çocuk büyüyünce ne olur
onu sor bana
bu dünya büyüyünce ne olur baba
durur mu bu hain oyun
durur mu bu gözyaşı
durur mu bu kan
yıkar mı annemin eli saçlarımı yeniden
tarar mı dünyanın çilesini
tarar da atar mı kalbimden kötülüğün adını

bana bir mektup yaz baba
öyle ki, çantamda saklayayım askerden kalma
öyle ki gidip okuyayım anamın mezarına
ona bir selâm yaz
lâl dilinden dökülsün sözcüklerin
duyamadığım sözleri yaz bana baba
alamadığım sözleri yaz, senin elinden

-oğul, çok söyleme arsız, kitleme hırsız edersin dediler
sustuk
sustuk
sustuk
öyle çok sustuk ki
gece örttük yorganımızı
gece sevdik kadınımızı
içimizde boy verdi yüzünün aydınlığı
içimizden geçti yıllar yaprak döker misâli

hatırlar mısın bilmem
dizlerin kanamıştı küçükken düştüğünde
sen askerdeyken öğrendim, diz yarasını

-baba pansuman yapmayı öğretmedin
o yüzden yaralarım açık kaldı
sevdalarımda kanadı kalbim

hava puslu demiştin sisli bir günde hatırlar mısın
yağmurun adıysa rahmetti
sis ya da pus, ne fark eder ki
adaların tesettürlü suretine taş kaydırırken
net görememekti önemli olan

incir ağacının altında yapılırdı yaz plânları
daha bıyıklar terlememişken
sakalı bol yazarların kitaplarını devirdik çocukluğun üstüne

o zamanlar, o zamanlar kar daha bir beyaz yağıyor
yağmur daha romantik
kirletilmemiş henüz benliğimiz
bir an önce büyümek istiyor, ve herkesi
herkesi seviyoruz
tutunuyoruz topacın hızıyla oluşan fırtınanın ucuna
zamansız büyüyor bedenlerimiz
içimizde, aha tam şuramızda tutsak kalıyor bir deli çocuk
bitiyor rüyalarımız daha biz uykudayken

senin tâbirinle baba
hava puslu artık dünyada
baba şimdi hangi yaranın pansumanına yetecek elin

-oğul, yağmurdan sonra
dünyanın has kokusunu alıyorum demiştin çocukken
has kokuda kan var, her yanda savaş
mektubundan gelen bir ses var
uzaklardan üfleyen bir neyin sesi
yarına vuran bir davul
kulaklarda çınlayacak mızıka
cehennemin sıcağında açan
nilüferin kokusu var satırlarında
ve aydınlık günlere özlem
bugünlere kahır

-baba bu aydınlık gözlerimi kör ediyor
ya siyah ya beyaz olmaklar
ya kayıp ya zafer
ya sevinç ya keder
böyle şifreleniyor robotlaşmış insanlar

hap gibi alınan bilgi
tek lokmada yutulan hırka
her kalıba uyan çözümler
her oğulun bulduğu suskunluklar
canımı
canımı acıtıyor

baba, beni al
sen olduğum yerden
her insanın diğeriyle bir olduğu
taa şuramdan
yüreğimden kucakla beni baba
yüreğimden
yüreğimden
yüreğimden kucakla beni

baba


aynur uluç- yavuz igret