cahillik diyerek içinden sıyrılacağımız bir şey değil bu
sokağa çıkmak aniden yasaklandı. bu konuda farklı yerler de dahil yazılanları okudum, panik yaptılar diye kızanlar olduğunu görüyorum halka. insanlar 2 gün için panik yapmadı öncelikle bu psikolojiyi anlamak lazım her gün yeni bir karar çıkabilir günlerdeyiz, önce belli yaş üstü, sonra belli yaş altı yasak geldi, sonrasında maske dağıtım isindeki gün gün değişen farklı uygulamalar da insanları tedirgin etti. sokağa çıkma yasağı ilan edildiği anda bu yasak uzatılabilir korkusu oluştu doğal olarak. aniden gelen bir haber aniden gelen yeni bir haberle uzatıldı denmesi ihtimalini barındırır çünkü. son bulma tarihinin acıklanması kimseyi rahatlatmaz doğal olarak.
örneğin bir genç adam iki büyük koLa almıştı ctesi pazar icerim diye değildi herhalde bu, cahiller sokağa döküldüler, mesafeye dikkat etmediler diyemeyiz o yüzden. en temel insan psikolojisi varlıktır. yani hayatta kalma dürtüsü. bu da birinci sırada aç kalırsam korkusu demektir, virüsse gözle görüImeyen bir Sey , virüsten korunma bilgisi genetik kod larımızda yok ancak edinilmeye çalışılan bir bilgiyle yakIaşılması gereken bir tavır. diğeri ise en temel dürtü. o saatte aniden gelen bir haberin bunu sağlayacağı çok öngörülebilir bir şey. maske takmak, sosyal mesafe koymak normal koşullarda bile yeni yeni alışmaya çalıştığımız bir davranım biçimi. anormal koşullarda uyulamayaçağı da çok kolay tahmin edilebilir. buraları konuşmamak bizi bir anlama eşiğine götürmüyor. aniden geldi haber, ne fiziksel ne ruhsal olarak haZırllkll değildik. hatta 3 hafta önce beklediğimiz yasak gelmeyince gelmeyeceğine dair bir duyguya bile girmiştik hepimiz de. nerdeyse corona ya bile aIısmıştık artık doktorları alkışlamıyorduk mesela 9'larda. oysa her gecen gün yükleri artıyordu.
diyeceğim o ki sosyal panik durumları sosyolojide incelenmiş konulardır. öngörülemez değillerdir yani. hastalık yayılma biçimleri hakkında da epey bir tecrübe birikti dünya üzerinde. bizim gerçekliğimizse bu. yasadığımız her neyse o bizim gerçekliğimiz...
ve şimdi tüm bu koşullara rağmen yaşamaya devam edebilmek için güçlü olmak zorundayız. ama uyumlu da olmak zorundayız, biliyorum zor ama uyumlu olabilenler hayatta kalmışlardır. uyum dediğim itaat değil asla, hemen yeni durumu kavrayıp hayatı yeniden üretme yollarını arayan bir yaklaşım biçimini benimseme bilgisi. onu yakalamanın heveslisi olmak her daim, her koşulda. fırtınada rotaya sahip çıkan bir kaptan olmak kendi hayatlarımızda.
yaşamak istiyorsak başka çare yok
aynur uIuç
11 nisan 2020