bu dağlarda maral gezerdi
parçalarını yokladım kucağımda
eksik gedik olmasın
bir anne oldum, bir çocuk
kanguru cebimde sakladım gözyaşını
sızın aktı inceden
bulutlar göz göz oldu, maviler kara
rüzgârda uçuşan saçlarını aradım
savruldum yağmurlara
sırda açan gül oldun
taşıdım bitkin sesini
koptu taş ezen tırnakların
dağlardan cismin silindi
ergen olamadan solan
düşlerini aradım
dalaşırken güneş keçi derisinde
karnında belirdi patlamanın nefesi
dosyalarda kilitli kaldın
çer çöp kan arasında
çocuk bakan gözlerini aradım
ellerini aradım ağaç dallarında
taşırdım içimden onulmaz yaraları
öyle doğranmış ki bedenin
canına bandım acılarımı
bir sebep bulmak için
otlakların içinde suçlarını aradım
masallarda aradım sonra
yitik çocukluğunu
haklarda
ihlâllerde aradım
acılı bir anne buldum yalnız
eteği yavru parçası dolu
bir koca battaniye
karakol kapısında
soru doluydu her ipliği
tortu dolu yılların ötesinden
yolların ötesine
kocaman ünlemler bırakıyordu
elimi ellere kattım
dilimi dillere
noktası konmayan yanıtları aradım
aynur uluç