facebook twitter instagram youtube html5 sitemap Bizi Takip Edin

anlatmak şifadır ama dinlemek de öyle

anlatmak şifadır ama dinlemek de öyle...

anlatmak şifadır ama dinlemek de öylekatıldığım bir televizyon programında içimiz ile beden ve bunların da hastalıklarımızla olan derin bağlantılarını anlatmıştım. o söyleşi çok ilgi çekti; çünkü insanların en içine değiyor.

eczaneye reçetesi ile başvuran hastalarda bunu çok görüyorum. o anlamda tıbbın psikoloji ile ilgisini sadece psikiyatrların alanına bırakmak da tedaviyi bütüncül olmaktan uzaklaştırıyor gibime geliyor.. doktor yine girmesin o alana tabii, uzmanlığı o alanda değil çünkü. ama işaret edebilir hastaya bağlantıyı.. küçücük bir şırınga yapabilir. kulağına kar suyu kaçırabilir.. o kar suyunu kaçırmadığında doktor dermatologsa verdiğim ilaçlar iyi gelir demiş oluyor hastanın algısında. ürolog ise bu verdiğim ilaçlarla siz kesin iyileşirsiniz demiş gibi. sanki hiç başka yere bakmaya gerek yokmuş gibi.. örnekler uzatılabilir.

hastalığının kaynağına dair hiç uyandırmamış oluyor eğer söz etmezse. verdiği ilaçlar tabii iyi gelir.. zorlanan organını onarır, destekler güç verir. ancak hastalığının bir başka alanla ilgisinden, sebebinden söz etmek doktoru zayıflatmaz. tersine güçlendirir. uzmanın meseleye her boyutuyla yaklaştığını gösterir. doktorun bilmeye ve anlamaya meraklı birisi olduğunu gösterir. hastasının bir makine olmadığını daha derinden anlamasına yarar. ve bunu diline yansıtmasına yarar. hal böyle olunca alınan sonucu olumlu yönde değiştirmesine yarar. söz ettiğim şeyde çok genel bir sözcükle " hastalığınız strestendir" demek yetmiyor. hakikaten görmekten söz ediyorum. hastanın sorunlu organı dışında kendisine bakmaktan...

sözüm sadece doktorlara değil, biz eczacılar da bu alanın içindeyiz.. ben eczacı olarak zincirin son halkasıyım.. hasta ile son temas eden kişi. o yüzden vaktim de uygunsa mutlaka bir iki cümle kurarım bana gelen hastaya. hiç bir şey yapamazsam eczane numaramıza yazmasını ister, oradan bir iki link paylaşırım. saçı dökülüyorsa fazla kontrolcüdür.. sedefse alan koruması sıkıntılıdır gibi.. cildi hassassa içi tedirgindir.. gibi gibi.. ben şimdi kısa bir yazıda en kabasını söylüyorum. mutlaka bakarım hastanın rahatsızlığına göre yapısı ve ona bağlı olarak gelişen ana derdi ne olabilir.. ve izlerim hastaları.. kayıtlarını tutarım ne ilaç aldı ve yapısı ne, hastalığı nasıl seyrediyor zaman içinde... ve tedavisi nasıl seyrediyor. buna dair notlar alırım sayfalarına.

zaman içinde gördüm ki; kurduğum bir iki cümle hem doktoruna, hem bize karşı güven sağlıyor. içinde olduğu dünyaya güven duyuyor çünkü. kıymetli olduğuna güven duyuyor.. ki kendisine ilgi gösteriliyor.. ihtiyaçları karşılanıyor.. bu kesinlikle hastanın beynini de iş birliğine çağıran bir şey. anlaşıldım duygusu sağlaması, hem de en dipten.. en derinden.. elinden gelen yardımı yapar artık o beyin içinde olduğu bedene ruha.. işte o zaman doktorunun yazdığı reçeteler daha çok işe yarıyor. hasta fayda görüyor.

içerden tanındığına ve varlığının görüldüğüne dair geri bildirim duymak müthiş bir şifa kapısı. ilgilenilmek müthiş bir şifa kapısı... hastalardan esirgemeyelim.

ecz. aynur uluç