A’dan X’ e
"Şu sıralar okuduğum bir kitap var. Elimden bırakamıyorum derler ya, öyle değil. Tam tersine çabucak bitmesin diye sıkça elimden bıraktığım bir kitap; okuduklarım bir kez de içimden geçsin diye durup beklediğim... “A’dan X’ e” yazılmış, “John Berger Tarafından Kurtarılmış Mektuplar”. Terörist bir şebekenin kurucu üyesi olmakla suçlanıp iki kere müebbete mahkûm olduğu için hapishanede yatmakta olan Xavier’a sevgilisi Aida’nın gönderdiği özlem dolu mektuplar beni öyle derinden etkiliyor ki aşkın ölümsüz ruhunu yeniden keşfediyorum okudukça. Karşılaşılan tüm zorluklara ve zulme karşı dahi yaşamdan beslenerek nasıl ayakta kaldığını anlıyorum her cümlesinde.
“Sana iki kere müebbet verdiklerinde onların zamanına inanmayı bıraktım” diye yazdığı o mektuplardan birisinde muhtemelen bir daha hiç göremeyeceği sevgilisine Aida, “yer aslanım” diyerek hitap ediyordu. Mektubun altındaki notta yer aslanının bukalemunun diğer ismi olduğunu anlıyorduk. Ben de kendimi Gümüşlük’ün dokusuna göre rengini ayarlamış bir yer aslanı gibi mi hissettim acaba burada...
Nasıl ki su içinde bulunduğu kabın şeklini alır; ben de suyun şeklini mi aldım burada. Aida, romanı oluşturan mektuplarından birisinde diyordu ki “bukalemunlar ağırlıklarını hem dikey bir duvara hem de yatay bir zemine verebiliyorlarmış. Bazı zorlukları aşmak konusunda onlardan öğreneceğimiz çok şeyimiz var.”
Gecenin sessizliğinde terasa oturmuş, bu sarmal cümlelerin peşine takılıp düşündüğümde anlıyorum ki, bir yeri ve sevgiliyi aynı anda birbiri içinde eritmek mümkün. Aynı anda dikey ve yatay bakmak dünyaya, bir yer içine çok zaman, zaman içine çok yer sığdırmak mümkün... Ve anlıyorum ki sonsuz gözleri olan aşk her yere ve zamana sızabilir, kendisinden dahi uzun yaşayabilir hatta."
aynur uluç
"az gittim çok döndüm " / "gümüşlük'te balık olmak" isimli yazıdan...